Zekât tahsildarı olarak görevlendirilen ibn Lutbiyye, vazifesini bitirip Medine'ye döndüğünde hesabını Resûlullah'a verirken şöyle der.
"Ey Allah'ın Resulü, şu sizin zekat mallarınız, bunlarda bana verilen hediyelerdir.
HZ. Peygamber ( sav) hayretle sorar! Sen doğru adamsan söyle bakalım.
Ananın, babanın evinde otursaydın bu mallar yine de sana hediye edilirmiydi? bunu bir dene bakalım.
Sonra ibn Lutbiyye nin konumundan kazandığı bütün mal varlığına el koyup , hazineye bağışlar.
Devletin verdiği görevi kendi çıkarları için kullananlar.
Makam .. mevki ve koltuğunu kullanarak haksız ve ekmeksiz kazanç sağlayanlar.
Makamının verdiği konumdan dolayı değerli hediye kabul edenler.
Devletin imkanlarını kullanarak kendi özel işi için bir tuğla bile diken,
Her kim varsa.
Değil camilerden selfie çekerek paylaşmak.
Camiyi sırtında götürse!
Allah hesap soracak.
Tabi ki bu dinimize, kitabımız Kur'an-ı Kerim'e inananlar için geçerli.
Bizim temennimiz böyle insanlar varsa,
Öteki dünyadan önce bu dünyada da adaletin hesap sorması olacak.
Adam sırtını dayamış sisteme.
Yat, kat, villa, tripleks hepsi var.
Allah var gam yok diyor.
İşi çok uzatmadan
İslam tarihine adaleti ile damga vuran,
Hz. Ömer şöyle der.
Bir kimsenin namazı ve orucu sizi aldatmasın.
Onun dirhemle ve dinarla olan ilişkisine bakın.
Yani günümüz şartlarına göre parayı,malı mülki nasıl kazandığına bakın.
Gece gündüz alın teri ve girişimleri ile kazananda var.
Sadece oturduğu makamdan kazananlar da var.
Seçim yakın.
Ben şıkları sundum.
Unutma,
Vebali götürenler kadar,
Siz getirenlerin de olacak.