Yedi yaşında çocuk. Akşam oyuncakları ile yatıyor.    Neredeyse sabah namazında kalkıyor.    Bir değil, iki değil hemen hemen her gün.    Ne gecesi var ne gündüzü.    Sayfa sayfa ödevler arasında, sayfa sayfa sorular arasında ,    Çocukluk nedir bilmeden büyüyüp gidiyor.     Yirmi beş, otuz yaşlarında bir baba.    Çocuğum kimseden geri kalmasın, kimseye özenmesin diye ,    Sabah sekizde gidip. Gece yarılarına kadar çalıştığı işten,  60/65 yaşlarında geri dönüyor.    Gencecik bir kadın. Hem annelik, hem babalık duygusu arasında yılları geçip gidiyor.    Hepsinin ortak kaygısı gelecek.    Gelecekten hep kuşku duyuyor hep korkuyorlar.     TRT 1 de bir belgesel vardı, Ömür dediğin.     Kimse anlamadan,     bitip gidiyor.     Geleceğinden kuşku duymayan,     Ömrünü Alis harikalar diyarında gibi yaşayan kimse yok mu.     Var tâbi.      Hepsi olmasa da,     Bazı siyasiler .     Çoğunun maaşı,     Mal varlığını almaya yetmiyor.     Peki maaşları yetmiyorsa nasıl ediniyorlar bu varlığı.    Anlatmak    kolay değil tâbi.    şans oyunu,    Kazı kazan gibi bir şey.    Tek farkı,     Bazen kazımadan da kazanıyorsun.    2003 yılında,    Vergi yasalarında yer alan nereden buldun yasasını kaldırıldı.    Gelişmiş demokrasilerde paranın miktarı küçük olsa bile, paranın kaynağını açıklama zorunluluğu var.     Nereden buldun yasası, yolsuzluk, usulsüzlük ve haksız kazanca karşı güçlü bir silah.     Tabiki, bizde bu yasanın olmamasını eleştirmiyorum.     Böyle bir yasa niye kaldırılır bunu anlamıyorum.     Güvensizlik ve yolsuzluk konusunda,     180 ülke arasında 96. sıradayız.     Bu kadar denetimsizlik karşısında,     Bana göre bu oran çok iyi .     Halen hakkıyla kazanan temiz insanlar var demek ki.    İşin şakasını bırakıp da ciddi tarafına bakarsak.    Biz çoluk çocuk beş kuruş kazanacağız diye ömrümüzü yiyeceğiz.    Oğlum buna şimdilik ne gerek var.    Kızım acele etme alırız.    Hanımın on kere alalım dediği şeye on kere bakarız diyeceğiz.    Marketlerde peynir, et reyonundan hızlı geçip,    İndirim reyonunda saatlerce bekleyeceğiz.    Birileri,    Hiç bir şey yapmadan.    Hiç bir emek vermeden.    Sadece seçme seçilme hakkını kullanıp.    Benim verdiğim destekle.    Benim verdiğim evet ile.    Bir makama bir mevkiye gelecek, geldiği günden sonra rüya gibi yaşayacak.    Bir şeyin fiyatına değil markasına bakarak alacak.   Hangi partiden olursa olsun, yetkisini memleket için değil, kendi ve çevresinin çıkarı için kullanan kimseye bu millet hakkını helal etmesin.   Ben etmiyorum.   Alın teri ile kazanan, siyaset öncesi maddi manevi kazancı olan, ister trilyoner ister katrilyoner, kimsenin helal malına lafımız yok tabi.   Son olarak,    Dinin, bir partinin içine sokulması ve müslümanın da böyle bir parti içinde siyaset yapması da caiz değil.    Parti bir araçtır.    Amaç,     Dinin ve evrensel değerlerinin korunmasıdır.    Yani din evrenseldir.    Yani kimse kendi ideolojisi, kendi çıkarları doğrultusunda kullanamaz.