Kadınlar tanımlara sığmaz

GÜNDEM (YH) - www.yildizhaber.com.tr | 24.04.2025 - 10:36, Güncelleme: 24.04.2025 - 10:36 2854 kez okundu.
 

Kadınlar tanımlara sığmaz

Fransız edebiyatının son dönemdeki en etkili kalemlerinden biri olan, Goncourt Ödüllü Fas asıllı yazar Leïla Slimani, İzmir’de edebi yaklaşımını ve kadın karakterlere bakışını anlattı.
Institut français Türkiye’nin davetiyle Türkiye’ye gelen Slimani, İstanbul ve Ankara’daki etkinliklerin ardından İzmir’li edebiyatseverlerle buluştu. Institut français İzmir’de gerçekleşen etkinlikte Slimani, edebiyatta kadın kimliği, göçmenlik deneyimi ve bireysel özgürlükler üzerine çarpıcı değerlendirmeler yaptı. Slimani’ye; Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fransızca Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Duygu Öztin, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Fransız Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Nedret Kılıçeri ve Klinik Psikolog-Psikanalist Özge Soysal eşlik etti. Katılımcılar, Türkiye perspektifinden hareketle; kadın edebiyatındaki eserler üzerinden kadın deneyimini, Türkiye’de kadınların kendilerini nasıl var ettiklerini, kuşaklar arasındaki deneyim aktarımını ve göçmen kadınların karşılaştığı zorlukları gündeme getirerek konuya önemli katkılarda bulundu. Leïla Slimani; “Kadın diye sabit bir kimlik yok. Kadınlık; doğduğumuz yer, sınıfsal aidiyetimiz, kişiliğimiz ve arzularımıza göre şekillenen çok katmanlı bir kimliktir. Romanlarımda kadın karakterlerimi, çeşitliliğin ve tekilliğin temsili olarak kuruyorum. Onları hiçbir toplumsal ya da psikolojik tanım içine hapsetmek istemem” dedi. Edebiyatın cevap vermek değil, soru sormak için var olduğunu vurgulayan Slimani, roman yazarının görevinin okuyucunun zihin dünyasında şüphe yaratmak ve önyargıları sorgulatmak olduğunu belirtti. Konuşmanın ilerleyen bölümünde Slimani, romanlarında sıkça yer verdiği göçmen kadın karakterlere değindi. “Hoş Nağme” romanındaki Louise karakterinden “Başkalarının Ülkesi”ndeki Mathilde’e kadar birçok kadın karakterin göçmenlik, yabancılaşma ve ataerkil geleneklerle mücadele ettiğini söyledi. Slimani, “Göçmen kadınlar hem geldikleri kültürün hem de yaşadıkları toplumun yükünü sırtlanıyor. Bu kadınlar benim romanlarımda direnişin ve özgürlüğün simgesi” diye konuştu. Yazar, roman karakterlerinin etnik ya da ulusal kimliklerine sıkı sıkıya bağlı kalmadığını belirterek, “Ben isterim ki okur kitabın sonunda, ‘Bu karakter Türk de olabilirdi, Amerikalı da’ diyebilsin. Edebiyatın gücü evrensel duygularda saklıdır” dedi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından Frankofoni Özel Temsilcisi olarak da görevlendirilen Leïla Slimani, 2020 yılında başlayan ve 2025’te yayımlanan “J’emporterai le feu” ile tamamlanan üçlemesiyle büyük yankı uyandırdı. Yazarın dört kitabı Türkçe’ye çevrilmişti.
Fransız edebiyatının son dönemdeki en etkili kalemlerinden biri olan, Goncourt Ödüllü Fas asıllı yazar Leïla Slimani, İzmir’de edebi yaklaşımını ve kadın karakterlere bakışını anlattı.

Institut français Türkiye’nin davetiyle Türkiye’ye gelen Slimani, İstanbul ve Ankara’daki etkinliklerin ardından İzmir’li edebiyatseverlerle buluştu.

Institut français İzmir’de gerçekleşen etkinlikte Slimani, edebiyatta kadın kimliği, göçmenlik deneyimi ve bireysel özgürlükler üzerine çarpıcı değerlendirmeler yaptı.

Slimani’ye; Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fransızca Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Duygu Öztin, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Fransız Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Nedret Kılıçeri ve Klinik Psikolog-Psikanalist Özge Soysal eşlik etti.

Katılımcılar, Türkiye perspektifinden hareketle; kadın edebiyatındaki eserler üzerinden kadın deneyimini, Türkiye’de kadınların kendilerini nasıl var ettiklerini, kuşaklar arasındaki deneyim aktarımını ve göçmen kadınların karşılaştığı zorlukları gündeme getirerek konuya önemli katkılarda bulundu.

Leïla Slimani; “Kadın diye sabit bir kimlik yok. Kadınlık; doğduğumuz yer, sınıfsal aidiyetimiz, kişiliğimiz ve arzularımıza göre şekillenen çok katmanlı bir kimliktir. Romanlarımda kadın karakterlerimi, çeşitliliğin ve tekilliğin temsili olarak kuruyorum. Onları hiçbir toplumsal ya da psikolojik tanım içine hapsetmek istemem” dedi. Edebiyatın cevap vermek değil, soru sormak için var olduğunu vurgulayan Slimani, roman yazarının görevinin okuyucunun zihin dünyasında şüphe yaratmak ve önyargıları sorgulatmak olduğunu belirtti.

Konuşmanın ilerleyen bölümünde Slimani, romanlarında sıkça yer verdiği göçmen kadın karakterlere değindi. “Hoş Nağme” romanındaki Louise karakterinden “Başkalarının Ülkesi”ndeki Mathilde’e kadar birçok kadın karakterin göçmenlik, yabancılaşma ve ataerkil geleneklerle mücadele ettiğini söyledi. Slimani, “Göçmen kadınlar hem geldikleri kültürün hem de yaşadıkları toplumun yükünü sırtlanıyor. Bu kadınlar benim romanlarımda direnişin ve özgürlüğün simgesi” diye konuştu.

Yazar, roman karakterlerinin etnik ya da ulusal kimliklerine sıkı sıkıya bağlı kalmadığını belirterek, “Ben isterim ki okur kitabın sonunda, ‘Bu karakter Türk de olabilirdi, Amerikalı da’ diyebilsin. Edebiyatın gücü evrensel duygularda saklıdır” dedi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından Frankofoni Özel Temsilcisi olarak da görevlendirilen Leïla Slimani, 2020 yılında başlayan ve 2025’te yayımlanan “J’emporterai le feu” ile tamamlanan üçlemesiyle büyük yankı uyandırdı. Yazarın dört kitabı Türkçe’ye çevrilmişti.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.