GEÇMİŞ HADİSELERDEN İBRET ALMAK
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
16.04.2015 - 18:56, Güncelleme:
30.10.2020 - 19:15 5397+ kez okundu.
GEÇMİŞ HADİSELERDEN İBRET ALMAK
Küre-i arz, birçok ilahi tecellilere mahal ve sahne olmuş ve olmaktadır da! ‘Her şeyin bir sebebi mevcuttur’ hikmetinden hareket edildiği zaman, bir milleti dünya haritasından silen semavi bir felaketin, bir şehri yerle bir eden zelzelenin, asi bir kavmi imha eden tufanın, intifa etmesiyle bir memleketi harabeye çeviren bir yanardağın, ekilmiş ve dikilmişleri tarümar eden fırtınanın ve sellerin mutlaka bir sebebi vardır. Haketmeden ilahi bir cezaya uğramış hiçbir ferd ve cemiyet gösterilemez.
Akıl cevherine ve iman nuruna sahip kimselerin, bu gibi felaketleri tefekkür süzgecinden geçirmesi ve bu hadiseleri hazırlayan zahiri sebepleri aklın pençesi ile yakalayıp, gerekli dersi alması icap eder. Çünkü geçmiş hadiselerden ibret almayanlar, gelecek nesillere ibret olmaya mahkûm olurlar. Zira felaketi hazırlayan sebep, ne zaman ve nerede tamam olursa er veya geç, ilahi bir cezanın suduruna zemin hazırlar. Bu cihete ışık tutan bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: “Andolsun, onların kıssalarını açıklamada akıl sahipleri için birer ibret vardır”
İnsanlık tarihini tetkik ettiğimiz zaman, beşeriyetin hak ve hakikatten ayrılıp zulme sapması, önce gönlünde mabutlaştırıp, sonra hariçte şekillendirdiği putlara sapması ve peygamberlerin tebliğ ettiği dini esasları reddetmesi ile delalet ve küfür cereyanları başladı. Gün geçtikçe azıtan inançsız ve akılsız kimseler, kendilerini hak olan yola hidayet etmek için gönderilen peygamberlerin ikazlarına kulaklarını tıkadılar. Artık onlar ne konuşsalar küfür taraflarının üzerinde müsbet bir tesir icra etmiyordu. Hazreti Nuh, tam 950 sene kavminin içinde imanı yaymak için, halkı Hakk’ın yoluna ısındırıp inkârdan kurtarmak için, geceyi gündüze katarak çalıştı. Ezelden nasipsiz bu topluluk yola gelmemek için diretmişlerdi.
Bu nasipsiz kavim, imansızlıkta o derece ısrar etmişti ki, Nuh aleyhisselamın “ruh”, “nur” ve “şuur” bahşedecek konuşmalarını duymamak için parmakları ile kulaklarını tıkıyorlar; onu görmemek için de elbiseleri ile de gözlerini kapıyorlardı. Dokuz asrı aşan bir çalışma ve irşat gayretinin yumuşatamadığı bu kara ruhlu topluluk, inat ve küfürlerinden dönmeyince Hz. Nuh, “Ey Rabbim, yeryüzünde kâfirlerden, yurt tutan hiç bir kimse bırakma! Çünkü onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar” diye beddua etmişti.
Aziz okurlarım
Hz. Nuh’un yanık yürekle yaptığı bu beddua, barigah-i ehadiyette yükselmiş ve hedefini bulmuştu. O, Allah Teâla’dan gelen vahye uyarak bir gemi inşa etti ve taraf-ı ilahiden getirdiği dini esasları kabul eden kimseleri geminin içine aldı ve mukadder akıbeti gözetmeye başladı. Nihayet vade dolmuş ve olan olmuştu. Gök, delinmişçesine yağmur boşaltıyor, yer yarılmışçasına sular fışkırtıyordu. Gökten inen tufan yerden yükselen feryad-u figan ile karışıyordu. Kahr-ı ilahi yüklü dalgalar, imandan yoksun kimselerin hakettiği cezayı taşımakta, kabaran suların üzerinde yükselen geminin halkı, bu feci ve ibret verici tabloyu dehşetle seyretmekteydi. “Şüphesiz bunda kalp gözleri açık olanlar için ibret vardır”.
Sefine-i Nuh, selamet limanı bulunan “Cudi” dağı üzerinde istikrar ettikten sonra, tabi hayatlarına dönen insanlardan bir kısmı, hidayet yolunu bırakmış ve isyan vadisinde bocalamaya başlamıştı. Batıl olan şeyleri kendilerine hedef olarak seçen “Ad” kavmi, Allah Teâla’nın birçok nimetlerine mazhar oldukları halde, putlara tapmaya başlamışlardı. Bunlara peygamber olarak gönderilen Hz. Hud, kavmini yanlış olan yoldan çevirmek için, pek çok öğüt vermişse de onlar dinlememişler ve mütecaviz bir tavır takınarak: “Va’z etsen de Va’z edicilerden olmasan da bizim için müsavidir” demişlerdi. Yedi gece ve sekiz gündüz devam eden şiddetli ve uğultulu bir fırtına ile küre-i arzın üzerinden silinip gittiler.
İbret almakta en ihmalkâr bir toplulukta Hz. Musa’nın kavmidir. Bu muhterem peygamber, onlara, Allah’ın emirlerini tebliğ edince Mısır hükümdarı bulunan Fir’avn, Musa alyhisselama karşı koydu ve kendisini halka “Ben sizin en yüce Rabbinizim” diye tanıttı. Hz. Musa bir gece, İsrailoğullarını Mısır’dan çıkardı. Yolculuk hızla devam ederken karşılarına Kızıldeniz çıktı. Durumdan haberdar olan Fir’avn, ordusu ile birlikte onların peşine takıldı.
Fir’avn ve ordusunun gelmekte olduğunu gören İsrailoğulları “Eyvah, yakalandık” diye sızlanmaya başlamış ve telaşa kapılmışlardı. Bunun üzerine Cenab-ı hak, Hz. Musa’ya “Asanı denize vur” buyurdu. Allah’ın kelimi bulunan bu muhterem peygamberin “yed-i beyza”sında mucizeler zuhuruna vesile olan “asa” da ilahi kudret tecelli etmiş ve isyankâr kavmin helakına zemin hazırlamıştı. Deniz Hz. Musa’ya geçit vermiş, Fir’avn ve askerleri de onları yakalamak için denizde açılan yolda İsrailoğullarını takibe başlamışlardı.
Onların tamamı suya girmiş, Musa aleyhiselam ve kavmi de karaya çıkmıştı. Tam bu sırada sular çözülmeye başladı. Boğulacağını anlayan Fir’avn “İnandım. Hakikat İsrailoğullarının iman ettiğinden başka hiçbir tanrı yokmuş. Ben de Müslümanlardanım” dedi. Hayatından ümit kesildiği zaman söylediği bu sözler, kabul olunmadı. Hepsi suda boğulmak suretiyle cezasını çekmiş ve geride kalanlara ibret dersi olmuşlardır.
Fir’avn esaretinden kurtulan ve büyük bir mucizeye şahit olan İsrailoğulları, hayatları boyunca unutmamaları gereken bu hadiseden almaları gereken dersi ve ibreti alamamışlardı. Denizden geçerken ayaklarına bulaşan çamurlar henüz kurumamış halde iken, yollarının üzerinde puta tapmakta olan bir kavme tesadüf ettiler. Hakk’a kul olmak gibi bir şerefi reddedip putperestliğe özendiler. Ve Hz. Musa’nın karşısına dikilip, “ Ya Musa, onların nasıl tanrıları varsa bize de öyle tanrı yap” dediler. (Hz. Musa ) “Siz, dedi, cidden cahillik yapan bir kavimmişsiniz.”
İnsanların kalp gözü, imanda kemale ermekle açılır ve hakikatler anlaşılmış olur. Bu imansız ve süfli topluluk, hakikati görmüyor ve geçen hadiselerden ibret almıyorlardı. “Muhakkak ki (Allah’dan) korkacak kimseler için bunda kat’i bir ibret vardır.” Geçmişten ibret almayanlar, gelecek nesillere ibret olmaya mahkûm olurlar.
Sitemizdeki haber içerikleri kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde izinsiz yayınlanamaz.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.