DÜNYALIK MALIN ÂFETLERİ VE FAYDALARI

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 15.08.2011 - 22:57, Güncelleme: 30.10.2020 - 19:15 5561+ kez okundu.
 

DÜNYALIK MALIN ÂFETLERİ VE FAYDALARI

Malın Faydaları Mal, yılan gibidir. Ağzında zehir, etinde tiryak (panzehir) vardır. Bu bakımdan malın faydaları, panzehiri gibidir. Tehlikeleri ise zehirleridir. O halde malın tehlike ve faydalarını bilen bir kimse malın şerrinden sakınma ve hayrını elde etme imkânına sahiptir.Faydaları da dünyevî ve dinî olmak üzere iki kısma ayrılır. Dünyevî faydalarını zikretmeye ihtiyaç yoktur. Onların bilinmesi halk arasında ortak bir keyfiyettir. Eğer bu böyle olmasaydı halk mal aramak (servet edinmek) için dünyayı dolaşmazdı!.. Dinî faydalarına gelince, onların tümü üç kısımda toplanır: Birinci Kısım Malı kendi nefsine infak etmesidir. Ya ibâdet hususunda veya ibâdete yardım hususunda infak eder. İbâdet hususunda infak etmeye gelince, bu husus, malın yardımıyla hacca ve cihada gitmek gibidir; zira kişi ancak mal vasıtasıyla hacca ve cihada gidebilir. Hac ve cihad Allah'a yaklaştırıcı ibâdetlerin temellerindendir. Fakir bir kimse bu iki ibâdetin faziletinden mahrumdur.İbâdeti takviye etmek hususunda sarfedilmesine gelince, onlar yemek, elbise, mesken, evlenme ve hayatın diğer zarurî ihtiyaçlarıdır. Çünkü bu ihtiyaçlar yerine getirilmediği zaman, kalp on-ları düşünür ve dini için çalışmaya vakti kalmaz. O halde kendisiyle ibadet edebildiği şey de ibâdetin ta kendisidir. Bu bakımdan yetecek kadar -dine yardım olsun diye- dünyalık edinmek, dinî faydalardandır. Dünyadan zevk almak ve yeterli olandan fazla edin-mek bu kısma dahil olmaz. Çünkü bu sadece dünya vasıflarındandır. İkinci Kısım Halka sarfettiğidir. Bu da dört kısma ayrılır: 1.Sadaka olarak verdiği 2.Mürüvveti gereği verdiği 3.Namusunu korumak için verdiği 4.Çalıştırma ücreti olarak verdiği Sadaka'nın sevabı herkesin malûmudur. Sadaka Allah'ın gazabını söndürür. Biz daha önce onun faziletini belirtmiştik. Mürüvvet'ten gayemiz; ziyafet, hediye ve bunlara benzer yerlerde malı zenginlere ve eşrafa sarfetmektir. Böyle bir sarfiyata sadaka denilmez; zira sadaka, muhtaca verilen mal demektir. Ancak bu sarfiyat dinî faydalardandır; zira böyle bir sarfiyatla kul, arkadaş ve dost edinir, cömertlik sıfatını kazanır, cömertlerden olur. Cömertlik sıfatıyla, ancak iyilik yapan, mürüvvet yolunda yürüyen bir kimse sıfatlanır. Bu da sadaka gibi sevabı pek büyük olan bir harekettir; zira hediye ve ziyafetler hususunda -yiyenlerin fakir olması şart koşulmaksızın- birçok hadîsler vârid olmuştur. Namusu korumak için verilme hususuna gelince, biz bundan şairlerin hicvini önlemek, sefihlerin hakaretini önlemek ve şerlerini uzaklaştırmak için verilen malı kastediyoruz. Bu mal da faydası dünyada görülmekle beraber dinî nasiplerdendir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: Kişinin namusunu koruyan mal, kişi için bir sadaka sayılır!21 Nasıl sadaka yazılmasın? Bu verilen malda gıybet yapanı, gıybetin günahından alıkoymak olduğu gibi, düşmanlığı gerektiren konuşmasından sakınmak da vardır. Öyle bir düşmanlık ki karşılık vermek ve intikam almak hususunda insanı şerî hududları geçmeye zorlar! İstihdam ve çalıştırmaya gelince, o şu demektir: İşin yapılması için insanın birçok sebepler hazırlaması gereken işlerdir. Eğer kendi onları yaparsa vakitleri zayi olup, sâliklerin makamlarının en yücesi olan fikir ve zikir ile ahiret yolunun yolculuğu kendisine zor gelecektir. Malı olmayan bir kimse ise, kendi hizmetini kendisi yapmak mecburiyetinde kalır. Yemeğini satın almak, un ve bulgurunu öğütmek, evini süpürmek, hatta muhtaç olduğu kitabı bile yazmak gibi işleri yapmak mecburiyetinde kalır. Öyle ise, başkası tarafından yapılması mümkün olan ve senin meşgul olduğun takdirde yorulacağın işler seni hedefin olan ilim, amel, zikir ve fikirle uğraşmaktan alıkoyar. Oysa zikir ve fikrin senin yerine, başkası tarafından yapılması düşünülemez. Bu bakımdan burada yani zikir ve fikrin dışında vakti zayi etmek zarardır. Üçüncü Kısım Belli bir insana sarfetmediği maldır. Fakat o mal ile umumî bir hayır meydana gelir. Camiler, köprüler, tekkeler, darülacezeler inşa etmek, yollara gözcüler dikmek ve hayırlar için yapılan diğer vakıflar gibi... Bunlar ebedî hayırlardır. Ölümden sonra da fayda verirler. Sâlih kimselerin dualarını celbedici hayırlardır. Hayır bakımından bunlar sana yeter. Bu söylediklerimiz, din hususunda malın birtakım faydalarıdır. Bunların dışında dünyada olan daha nice nice faydalar vardır. Dilencilik ve fakirlikten kurtulmak, halk arasında izzet ve cömertlik sahibi olmak, arkadaşları, yardımcıları ve dostları çoğaltmak, kalplerde kendisine karşı ikram ve vekarın belirmesi gibi faydalar... Bütün bunlar malın temin ettiği dünyevî faydalardır.    

Malın Faydaları

Mal, yılan gibidir. Ağzında zehir, etinde tiryak (panzehir) vardır. Bu bakımdan malın faydaları, panzehiri gibidir. Tehlikeleri ise zehirleridir. O halde malın tehlike ve faydalarını bilen bir kimse malın şerrinden sakınma ve hayrını elde etme imkânına sahiptir.Faydaları da dünyevî ve dinî olmak üzere iki kısma ayrılır. Dünyevî faydalarını zikretmeye ihtiyaç yoktur. Onların bilinmesi halk arasında ortak bir keyfiyettir. Eğer bu böyle olmasaydı halk mal aramak (servet edinmek) için dünyayı dolaşmazdı!..

Dinî faydalarına gelince, onların tümü üç kısımda toplanır: Birinci Kısım

Malı kendi nefsine infak etmesidir. Ya ibâdet hususunda veya ibâdete yardım hususunda infak eder. İbâdet hususunda infak etmeye gelince, bu husus, malın yardımıyla hacca ve cihada gitmek gibidir; zira kişi ancak mal vasıtasıyla hacca ve cihada gidebilir. Hac ve cihad Allah'a yaklaştırıcı ibâdetlerin temellerindendir. Fakir bir kimse bu iki ibâdetin faziletinden mahrumdur.İbâdeti takviye etmek hususunda sarfedilmesine gelince, onlar yemek, elbise, mesken, evlenme ve hayatın diğer zarurî ihtiyaçlarıdır. Çünkü bu ihtiyaçlar yerine getirilmediği zaman, kalp on-ları düşünür ve dini için çalışmaya vakti kalmaz. O halde kendisiyle ibadet edebildiği şey de ibâdetin ta kendisidir. Bu bakımdan yetecek kadar -dine yardım olsun diye- dünyalık edinmek, dinî faydalardandır. Dünyadan zevk almak ve yeterli olandan fazla edin-mek bu kısma dahil olmaz. Çünkü bu sadece dünya vasıflarındandır.

İkinci Kısım

Halka sarfettiğidir. Bu da dört kısma ayrılır:

1.Sadaka olarak verdiği

2.Mürüvveti gereği verdiği

3.Namusunu korumak için verdiği

4.Çalıştırma ücreti olarak verdiği

Sadaka'nın sevabı herkesin malûmudur. Sadaka Allah'ın gazabını söndürür. Biz daha önce onun faziletini belirtmiştik.

Mürüvvet'ten gayemiz; ziyafet, hediye ve bunlara benzer yerlerde malı zenginlere ve eşrafa sarfetmektir. Böyle bir sarfiyata sadaka denilmez; zira sadaka, muhtaca verilen mal demektir. Ancak bu sarfiyat dinî faydalardandır; zira böyle bir sarfiyatla kul, arkadaş ve dost edinir, cömertlik sıfatını kazanır, cömertlerden olur. Cömertlik sıfatıyla, ancak iyilik yapan, mürüvvet yolunda yürüyen bir kimse sıfatlanır. Bu da sadaka gibi sevabı pek büyük olan bir harekettir; zira hediye ve ziyafetler hususunda -yiyenlerin fakir olması şart koşulmaksızın- birçok hadîsler vârid olmuştur. Namusu korumak için verilme hususuna gelince, biz bundan şairlerin hicvini önlemek, sefihlerin hakaretini önlemek ve şerlerini uzaklaştırmak için verilen malı kastediyoruz. Bu mal da faydası dünyada görülmekle beraber dinî nasiplerdendir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

Kişinin namusunu koruyan mal, kişi için bir sadaka sayılır!21

Nasıl sadaka yazılmasın? Bu verilen malda gıybet yapanı, gıybetin günahından alıkoymak olduğu gibi, düşmanlığı gerektiren konuşmasından sakınmak da vardır. Öyle bir düşmanlık ki karşılık vermek ve intikam almak hususunda insanı şerî hududları geçmeye zorlar!

İstihdam ve çalıştırmaya gelince, o şu demektir: İşin yapılması için insanın birçok sebepler hazırlaması gereken işlerdir. Eğer kendi onları yaparsa vakitleri zayi olup, sâliklerin makamlarının en yücesi olan fikir ve zikir ile ahiret yolunun yolculuğu kendisine zor gelecektir. Malı olmayan bir kimse ise, kendi hizmetini kendisi yapmak mecburiyetinde kalır. Yemeğini satın almak, un ve bulgurunu öğütmek, evini süpürmek, hatta muhtaç olduğu kitabı bile yazmak gibi işleri yapmak mecburiyetinde kalır. Öyle ise, başkası tarafından yapılması mümkün olan ve senin meşgul olduğun takdirde yorulacağın işler seni hedefin olan ilim, amel, zikir ve fikirle uğraşmaktan alıkoyar. Oysa zikir ve fikrin senin yerine, başkası tarafından yapılması düşünülemez. Bu bakımdan burada yani zikir ve fikrin dışında vakti zayi etmek zarardır.

Üçüncü Kısım

Belli bir insana sarfetmediği maldır. Fakat o mal ile umumî bir hayır meydana gelir. Camiler, köprüler, tekkeler, darülacezeler inşa etmek, yollara gözcüler dikmek ve hayırlar için yapılan diğer vakıflar gibi... Bunlar ebedî hayırlardır. Ölümden sonra da fayda verirler. Sâlih kimselerin dualarını celbedici hayırlardır. Hayır bakımından bunlar sana yeter. Bu söylediklerimiz, din hususunda malın birtakım faydalarıdır. Bunların dışında dünyada olan daha nice nice faydalar vardır. Dilencilik ve fakirlikten kurtulmak, halk arasında izzet ve cömertlik sahibi olmak, arkadaşları, yardımcıları ve dostları çoğaltmak, kalplerde kendisine karşı ikram ve vekarın belirmesi gibi faydalar... Bütün bunlar malın temin ettiği dünyevî faydalardır.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.