ALLAH YOLUNDA HİZMET EDENLER

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 15.09.2014 - 23:18, Güncelleme: 30.10.2020 - 19:15 7418+ kez okundu.
 

ALLAH YOLUNDA HİZMET EDENLER

Allah-ü Zül-Celal, insanoğlunu eşref-i mahlûkat olarak yaratmış, ona akıl nimetini bahşetmiş ve Peygamberleri vasıtası ile hak yolu ona göstermiştir. Bütün peygamberler insanoğluna hakkı öğretmek ve onu dünya ve ahirette saadet ve selamete kavuşturmak vazifesi ile gönderilmişler ve bu yolda şiddetli meşakkatlere sabır göstererek bu vazifelerini yerine getirmişlerdir. Hatemü’l-Enbiyâ olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allah yolunda hiç kimsenin karşılaşmadığı sıkıntılarla karşılaşmış, pek çok eziyetler çekmiştir. Sahabe-i Kiram Hazeratı, gerek Hz. Peygamber zamanında gerek Hulefâ-i Râşidîn döneminde Allah yolunda pek büyük hizmetler yapmışlardır. Daha sonra gelen İslam büyükleri ve Müslümanlar da insanlığın İslamiyet’le şereflenmesi ve kurtuluşu için çok büyük gayretler göstermişler; bu hususta hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak milyonlarca insanın hidayetine vesile olmuşlardır. Allah yolunda yapılan bu hizmetlerin Allah ve Rasülü indindeki kıymeti çok büyüktür. Cenab-ı Hak birçok ayet-i kerimede Allah yolunda gayret edilmesini ve bu uğurda sebat gösterilmesini tavsiye buyurmuş; bunun karşılığında da hem dünyada hem de ahirette birçok nimetler va’d etmiştir. Saf Sûresi’nde meâlen şöyle buyruluyor: “Ey iman edenler! Sizi elim bir azaptan kurtaracak olan ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Rasülüne iman edip, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda hizmet etmenizdir. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde Allah (c.c.), sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere yerleştirir. İşte en büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah’tan büyük bir yardım ve yakın bir fetih. Mü’minleri bunlarla müjdele” Peygamber Efendimiz )s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Sizden birinizin Allah yolunda çalışıp gayret sarf etmesi, evinde oturup yetmiş sene namaz kılmasından daha faziletlidir. Allah’ın sizi bağışlamasını ve cennete koymasını istemez misiniz? O halde Allah yolunda hizmet ediniz. Kim devenin sağılacağı bir vakit kadar Allah yolunda hizmet ederse, cennet ona vacip olur.” Cenab-ı Hak, bir ayet-i kerimesinde, “Allah yolunda ruhunu teslim edenlere ölüler demeyiniz. Bil-akis onlar hayattadırlar ancak siz farkında değilsiniz”, buyurmaktadır. Bu ayet-i Celile’nin tefsirinde şu ifadelere yer verilmektedir: “Sakın böyle Allah yolunda ruhunu teslim edenlere ‘ölüdürler’ demeyiniz, onları hakikaten ölmüş zannetmeyiniz ve bununla müteellim olmayınız. Hayır, onlar ölü değil diridirler. Hem hayat-ı hakikiyye ile diridirler. Velâkin siz duymazsınız, onların hayatlarını hissetmezsiniz, o hayat bu dünyadaki zahiri hislerle hissedilecek bir hayat değildir. O bir hayat-ı ruhânî daha doğrusu bir hayat-ı hakikidir ki hatta akıl ile bile tamamen idrak olunamaz ancak hiss-i yakin ile idrak olunur.” Al-i İmran Suresi’nde meâlen şöyle buyruluyor: “Allah yolunda iken irtihal etmiş olanları ölmüşler sanma. Hayır, hep hayattadırlar. Rablerinin indinde yaşarlar. Allah’ın fazlından kendilerine bahşettiği saadetle mesrur olarak rızıklandırılırlar. Arkalarından kendilerine yetişemeyenler hakkında da şu müjdeyi verirler: Onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır” Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bu hususta “Mü’min iki cihanda da hayattadır”, yine “Mü’minler ölmezler. Belki dar-ı dünyadan dar-ı ahirete intikal ederler”, buyurmaktadır. Allah dostlarından Süleyman Hilmi TUNAHAN ise “Evlatlarım, Ariflerin ölümü gafillerin gözünden kaybolmaktan ibarettir” buyurmuşlardır.
Allah-ü Zül-Celal, insanoğlunu eşref-i mahlûkat olarak yaratmış, ona akıl nimetini bahşetmiş ve Peygamberleri vasıtası ile hak yolu ona göstermiştir. Bütün peygamberler insanoğluna hakkı öğretmek ve onu dünya ve ahirette saadet ve selamete kavuşturmak vazifesi ile gönderilmişler ve bu yolda şiddetli meşakkatlere sabır göstererek bu vazifelerini yerine getirmişlerdir. Hatemü’l-Enbiyâ olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allah yolunda hiç kimsenin karşılaşmadığı sıkıntılarla karşılaşmış, pek çok eziyetler çekmiştir. Sahabe-i Kiram Hazeratı, gerek Hz. Peygamber zamanında gerek Hulefâ-i Râşidîn döneminde Allah yolunda pek büyük hizmetler yapmışlardır. Daha sonra gelen İslam büyükleri ve Müslümanlar da insanlığın İslamiyet’le şereflenmesi ve kurtuluşu için çok büyük gayretler göstermişler; bu hususta hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak milyonlarca insanın hidayetine vesile olmuşlardır. Allah yolunda yapılan bu hizmetlerin Allah ve Rasülü indindeki kıymeti çok büyüktür. Cenab-ı Hak birçok ayet-i kerimede Allah yolunda gayret edilmesini ve bu uğurda sebat gösterilmesini tavsiye buyurmuş; bunun karşılığında da hem dünyada hem de ahirette birçok nimetler va’d etmiştir. Saf Sûresi’nde meâlen şöyle buyruluyor: “Ey iman edenler! Sizi elim bir azaptan kurtaracak olan ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Rasülüne iman edip, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda hizmet etmenizdir. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde Allah (c.c.), sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere yerleştirir. İşte en büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah’tan büyük bir yardım ve yakın bir fetih. Mü’minleri bunlarla müjdele” Peygamber Efendimiz )s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Sizden birinizin Allah yolunda çalışıp gayret sarf etmesi, evinde oturup yetmiş sene namaz kılmasından daha faziletlidir. Allah’ın sizi bağışlamasını ve cennete koymasını istemez misiniz? O halde Allah yolunda hizmet ediniz. Kim devenin sağılacağı bir vakit kadar Allah yolunda hizmet ederse, cennet ona vacip olur.” Cenab-ı Hak, bir ayet-i kerimesinde, “Allah yolunda ruhunu teslim edenlere ölüler demeyiniz. Bil-akis onlar hayattadırlar ancak siz farkında değilsiniz”, buyurmaktadır. Bu ayet-i Celile’nin tefsirinde şu ifadelere yer verilmektedir: “Sakın böyle Allah yolunda ruhunu teslim edenlere ‘ölüdürler’ demeyiniz, onları hakikaten ölmüş zannetmeyiniz ve bununla müteellim olmayınız. Hayır, onlar ölü değil diridirler. Hem hayat-ı hakikiyye ile diridirler. Velâkin siz duymazsınız, onların hayatlarını hissetmezsiniz, o hayat bu dünyadaki zahiri hislerle hissedilecek bir hayat değildir. O bir hayat-ı ruhânî daha doğrusu bir hayat-ı hakikidir ki hatta akıl ile bile tamamen idrak olunamaz ancak hiss-i yakin ile idrak olunur.” Al-i İmran Suresi’nde meâlen şöyle buyruluyor: “Allah yolunda iken irtihal etmiş olanları ölmüşler sanma. Hayır, hep hayattadırlar. Rablerinin indinde yaşarlar. Allah’ın fazlından kendilerine bahşettiği saadetle mesrur olarak rızıklandırılırlar. Arkalarından kendilerine yetişemeyenler hakkında da şu müjdeyi verirler: Onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır” Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bu hususta “Mü’min iki cihanda da hayattadır”, yine “Mü’minler ölmezler. Belki dar-ı dünyadan dar-ı ahirete intikal ederler”, buyurmaktadır. Allah dostlarından Süleyman Hilmi TUNAHAN ise “Evlatlarım, Ariflerin ölümü gafillerin gözünden kaybolmaktan ibarettir” buyurmuşlardır.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.