CUMA NAMAZININ FAZİLETİ

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 06.06.2013 - 19:12, Güncelleme: 30.10.2020 - 19:15 9182+ kez okundu.
 

CUMA NAMAZININ FAZİLETİ

 Cuma gününde namaz için  ezanla çağrıldığınız  zaman hemen  Allah’ı zikretmeye, hutbe  dinlemeye,  Cuma  namazı  kılmaya koşun, giderken ayakları ile  süratli  olarak  değil bilakis sükunet ve vakar  ile ve  kalplerinizdeki  niyetler  ile  gidiniz  buyrulmaktadır. Ruhul Beyan Tefsirinde Cuma günü insanlar namaz için toplandıklarından o güne Cuma denilmiş ve bundan dolayı ona ayrıca bir şeref verilmiştir. İslam’dan önce Araplar bu güne Arube adını verirlerdi. İlk kılınan Cuma namazı Medine’de Salim  Bin  Avf  Oğullarının   evinde  kılınan  Cuma  namazıdır. Çünkü  Rasulüllah  Efendimiz Medine’yi teşriflerinde rebiul  evvel  ayının  18.  gecesi  Pazartesi  günü Kuka’ya  indi. Cuma gününe kadar orada istirahat buyurdu. O esnada Cuma’ya  kadar Küba Mescidini yaptırdı ve  orada  ilk  Cumayı  kıldı. Rasulüllah Efendimiz bu ilk Cuma hutbesinde şöyle buyurmuştur.  “Allah (cc) sizin üzerinize Cuma’yı şu  gün  şu  makamda  farz  kıldı.” ve  en  sonunda “Kim  benim  sağlığımda veya  vefatımdan  sonra adaletli  veya  adaletsiz  bir  imam  zamanında özürsüz  Cuma’yı  terk  ederse Cenab-ı  Hak  onu  mübarek kılmasın, iki  yakasını  bir  araya  getirmesin.  Biliniz ki;  onun haccıda orucu da yoktur. Ancak  tövbe  edenin  tövbesini  Allah  kabul  eder.” Bir Hadis-i Şerifte Rasulüllah Efendimiz şöyle buyurmaktadır. “Cuma günü her caminin kapısına yetmiş melek oturur, insanların en son şahsa varıncaya kadar isimlerini yazarlar imam minbere  çıktığı  zaman en  son gelen şahıs kimseye eziyet  vermeden  otururda hayırdan  başka  bir  şey  söylemez ise onun  için  cennet  ehlinin en  az  hissesi verilir.  iki  Cuma  arasında  işlemiş  olduğu günahlar affolunur  bu haberin  tamamı  Allah’ın  şu  kelamındandır” “Ya  Muhammed hani Rabbin  Meleklere “Muhakkak yeryüzünde bir halife  yaratacağım.” demişti. O zaman meleklerde Cenab-ı Hakka “Biz seni hamdinle takdis ve tesbih edip dururken yerde fesat  meydana  getirecek kan dökecek kimsemi yaratacaksın demişti.” Cenab-ı Hakta “Sizin bilmediğinizi herhalde ben daha iyi bilirim” demişti. Bunun üzerine melekler korkularından dolayı arşın etrafını yedi defa döndüler. Allah kusurlarını bağışladı onlara yeryüzünde bir bina yapmalarını ve yedi defa onun etrafında dönmelerini bu dönüşleri esnasında günahlarının af olunacağını haber verdi. Melekler yere indiler bir ev, mabet bina ettiler. Allah o beytin yanında bir minare halk etti ona Beytül Mamur ismini verdi. Minarenin uzunluğu beş yüz senelik yol idi. Cuma günü, Cuma vakti olduğunda Cebrail (a.s) minareye çıkar, ezan okur, İsrafil (a.s) çıkar hutbe okur, Mikail (a.s)  ise mihraba geçip meleklere imam olur. Bunlar namazlarını bitirdiklerinde Cebrail (a.s) bu ezandan bana hasıl olan sevabı yeryüzündeki bütün  müezzinlere hibe ettim, İsrafil (a.s) okuduğum hutbemden hasıl olan sevabı yeryüzündeki hatiplere hibe ettim der,  Mikail (a.s) ise kıldığım namazdan  hasıl alan sevabı yeryüzündeki bütün cemaate  hibe ettim der. Cenab-ı Hakta; “Kullarım birbirlerine ikramda bulundular, hâlbuki ben ikram edenlerin en hayırlısıyım. Ey melekler! Sizi şahit kılarım ki bende o kulları af ettim buyurur.” Zübde-tül  Vaizin adlı eserden alınan diğer bir Hadisi Şerifte Resulü Zişan Efendimiz şöyle buyurmaktadır. ‘Cebrail (a.s) bana geldi. Avucunda beyaz bir ayna vardı. Şöyle dedi; “Bu Cuma günüdür Rabbim sana gönderdi ta ki senin için ve senden sonrada ümmetin için bayram ola”  “O aynanın ortasında bir nokta vardı sordum. “Bu nokta nedir?”  Bu Cuma gününün yirmi dört saati içinde bir saattir her kim o saatte dua ederse yüce Allah onun duasını kabul eder” buyurdu. Bu saat hususunda ihtilaf edilmiş. Hz Fâtıma (R. Anha) gurup vaktini bekler,  makbul  saatin bu olduğunu Peygamberimizden duyduğunu söylerdi. Asıl olan bütün geceler ihya edilsin diye kadir gecesinin saklı olması gibi bu saatte Cuma günü içinde gizlemiş vaktini kimse bilemez. İşte bu sebepten olsa gerek ilk asırlarda tanyeri ağırdık tan sonra yollar Cuma namazına gidenlerle dolar taşardı. Karanlıkta kandillerle giderlerdi, kalabalık halde camiye girerler, ibadet ve taatle meşgul olurlardı. Çünkü onlar iki Cihan Serveri Hatemül Enbiyadan işitmişlerdi ki; bir kimse Cuma namazına ilk saatinde giderse bir deve kurban sadaka vermiş gibi olur. İkinci saatte giderse bir sığır sadaka vermiş gibi olur, üçüncü saatte bir koç kurban sadaka vermiş gibi olur, dördüncü saatte giderse bir tavuk hediye etmiş gibi olur, beşinci saatte giderse bir yumurta hediye etmiş gibi olur. İmam minbere hutbe okumaya çıktığı zaman sayfalar dürülür, kalemler kaldırılır, melekler minberin yanına toplanır hutbeyi dinlemeye başlar bundan sonra gelen namaza katılmak için gelmiş olur. Yine onlar işitmişlerdi ki; kıyamet günü yüce Allah’ı görmeye en yakın olanlar sırası ile Cuma günü en erken davrananlar olacaktır.   Değerli okurlarım                                       Peygamberimiz “Kim ki Cuma günü gusleder iyi elbisesini giyer iyi koku sürünür ondan sonra camiye gelirde kimseye eziyet vermeden kimsenin omzunun üzerinden geçmeden Allah’ın emrettiği namazı kılarsa ve imam hutbe okuyunca sükût ederse iki Cuma arasında günahlarını Allah mağfiret eder.” Hz. Osman ve Hz Ali’den rivayet edildiğine göre “Kim hutbeyi sükûnetle konuşmadan dinlerse onun için iki ecir vardır. Kim işitmez, sükût ederse bir ecir vardır. Kim işitir, konuşursa iki günah vardır. İşitmez fakat konuşursa bir günah vardır.” Hutbe esnasında Peygamberimiz üzerine salâvat dahi getirmek caiz değildir. Çünkü hutbeyi dinlemek farz salavat getirmek sünnettir. Namazdan haram olan şeyler hutbe okunurken de haramdır. Rabbim bizleri harama düşmekten muhafaza buyursun. Resulüllah Efendimizin sünneti seniyyesine uygun olarak hareket etmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin. (AMİN)
 Cuma gününde namaz için  ezanla çağrıldığınız  zaman hemen  Allah’ı zikretmeye, hutbe  dinlemeye,  Cuma  namazı  kılmaya koşun, giderken ayakları ile  süratli  olarak  değil bilakis sükunet ve vakar  ile ve  kalplerinizdeki  niyetler  ile  gidiniz  buyrulmaktadır. Ruhul Beyan Tefsirinde Cuma günü insanlar namaz için toplandıklarından o güne Cuma denilmiş ve bundan dolayı ona ayrıca bir şeref verilmiştir. İslam’dan önce Araplar bu güne Arube adını verirlerdi. İlk kılınan Cuma namazı Medine’de Salim  Bin  Avf  Oğullarının   evinde  kılınan  Cuma  namazıdır. Çünkü  Rasulüllah  Efendimiz Medine’yi teşriflerinde rebiul  evvel  ayının  18.  gecesi  Pazartesi  günü Kuka’ya  indi. Cuma gününe kadar orada istirahat buyurdu. O esnada Cuma’ya  kadar Küba Mescidini yaptırdı ve  orada  ilk  Cumayı  kıldı. Rasulüllah Efendimiz bu ilk Cuma hutbesinde şöyle buyurmuştur.  “Allah (cc) sizin üzerinize Cuma’yı şu  gün  şu  makamda  farz  kıldı.” ve  en  sonunda “Kim  benim  sağlığımda veya  vefatımdan  sonra adaletli  veya  adaletsiz  bir  imam  zamanında özürsüz  Cuma’yı  terk  ederse Cenab-ı  Hak  onu  mübarek kılmasın, iki  yakasını  bir  araya  getirmesin.  Biliniz ki;  onun haccıda orucu da yoktur. Ancak  tövbe  edenin  tövbesini  Allah  kabul  eder.” Bir Hadis-i Şerifte Rasulüllah Efendimiz şöyle buyurmaktadır. “Cuma günü her caminin kapısına yetmiş melek oturur, insanların en son şahsa varıncaya kadar isimlerini yazarlar imam minbere  çıktığı  zaman en  son gelen şahıs kimseye eziyet  vermeden  otururda hayırdan  başka  bir  şey  söylemez ise onun  için  cennet  ehlinin en  az  hissesi verilir.  iki  Cuma  arasında  işlemiş  olduğu günahlar affolunur  bu haberin  tamamı  Allah’ın  şu  kelamındandır” “Ya  Muhammed hani Rabbin  Meleklere “Muhakkak yeryüzünde bir halife  yaratacağım.” demişti. O zaman meleklerde Cenab-ı Hakka “Biz seni hamdinle takdis ve tesbih edip dururken yerde fesat  meydana  getirecek kan dökecek kimsemi yaratacaksın demişti.” Cenab-ı Hakta “Sizin bilmediğinizi herhalde ben daha iyi bilirim” demişti. Bunun üzerine melekler korkularından dolayı arşın etrafını yedi defa döndüler. Allah kusurlarını bağışladı onlara yeryüzünde bir bina yapmalarını ve yedi defa onun etrafında dönmelerini bu dönüşleri esnasında günahlarının af olunacağını haber verdi. Melekler yere indiler bir ev, mabet bina ettiler. Allah o beytin yanında bir minare halk etti ona Beytül Mamur ismini verdi. Minarenin uzunluğu beş yüz senelik yol idi. Cuma günü, Cuma vakti olduğunda Cebrail (a.s) minareye çıkar, ezan okur, İsrafil (a.s) çıkar hutbe okur, Mikail (a.s)  ise mihraba geçip meleklere imam olur. Bunlar namazlarını bitirdiklerinde Cebrail (a.s) bu ezandan bana hasıl olan sevabı yeryüzündeki bütün  müezzinlere hibe ettim, İsrafil (a.s) okuduğum hutbemden hasıl olan sevabı yeryüzündeki hatiplere hibe ettim der,  Mikail (a.s) ise kıldığım namazdan  hasıl alan sevabı yeryüzündeki bütün cemaate  hibe ettim der. Cenab-ı Hakta; “Kullarım birbirlerine ikramda bulundular, hâlbuki ben ikram edenlerin en hayırlısıyım. Ey melekler! Sizi şahit kılarım ki bende o kulları af ettim buyurur.” Zübde-tül  Vaizin adlı eserden alınan diğer bir Hadisi Şerifte Resulü Zişan Efendimiz şöyle buyurmaktadır. ‘Cebrail (a.s) bana geldi. Avucunda beyaz bir ayna vardı. Şöyle dedi; “Bu Cuma günüdür Rabbim sana gönderdi ta ki senin için ve senden sonrada ümmetin için bayram ola”  “O aynanın ortasında bir nokta vardı sordum. “Bu nokta nedir?”  Bu Cuma gününün yirmi dört saati içinde bir saattir her kim o saatte dua ederse yüce Allah onun duasını kabul eder” buyurdu. Bu saat hususunda ihtilaf edilmiş. Hz Fâtıma (R. Anha) gurup vaktini bekler,  makbul  saatin bu olduğunu Peygamberimizden duyduğunu söylerdi. Asıl olan bütün geceler ihya edilsin diye kadir gecesinin saklı olması gibi bu saatte Cuma günü içinde gizlemiş vaktini kimse bilemez. İşte bu sebepten olsa gerek ilk asırlarda tanyeri ağırdık tan sonra yollar Cuma namazına gidenlerle dolar taşardı. Karanlıkta kandillerle giderlerdi, kalabalık halde camiye girerler, ibadet ve taatle meşgul olurlardı. Çünkü onlar iki Cihan Serveri Hatemül Enbiyadan işitmişlerdi ki; bir kimse Cuma namazına ilk saatinde giderse bir deve kurban sadaka vermiş gibi olur. İkinci saatte giderse bir sığır sadaka vermiş gibi olur, üçüncü saatte bir koç kurban sadaka vermiş gibi olur, dördüncü saatte giderse bir tavuk hediye etmiş gibi olur, beşinci saatte giderse bir yumurta hediye etmiş gibi olur. İmam minbere hutbe okumaya çıktığı zaman sayfalar dürülür, kalemler kaldırılır, melekler minberin yanına toplanır hutbeyi dinlemeye başlar bundan sonra gelen namaza katılmak için gelmiş olur. Yine onlar işitmişlerdi ki; kıyamet günü yüce Allah’ı görmeye en yakın olanlar sırası ile Cuma günü en erken davrananlar olacaktır.   Değerli okurlarım                                       Peygamberimiz “Kim ki Cuma günü gusleder iyi elbisesini giyer iyi koku sürünür ondan sonra camiye gelirde kimseye eziyet vermeden kimsenin omzunun üzerinden geçmeden Allah’ın emrettiği namazı kılarsa ve imam hutbe okuyunca sükût ederse iki Cuma arasında günahlarını Allah mağfiret eder.” Hz. Osman ve Hz Ali’den rivayet edildiğine göre “Kim hutbeyi sükûnetle konuşmadan dinlerse onun için iki ecir vardır. Kim işitmez, sükût ederse bir ecir vardır. Kim işitir, konuşursa iki günah vardır. İşitmez fakat konuşursa bir günah vardır.” Hutbe esnasında Peygamberimiz üzerine salâvat dahi getirmek caiz değildir. Çünkü hutbeyi dinlemek farz salavat getirmek sünnettir. Namazdan haram olan şeyler hutbe okunurken de haramdır. Rabbim bizleri harama düşmekten muhafaza buyursun. Resulüllah Efendimizin sünneti seniyyesine uygun olarak hareket etmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin. (AMİN)
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.