Yiğitefe Şahin
Köşe Yazarı
Yiğitefe Şahin
 

Öğrenilen samimiyet

Çocuk yaşta çalışmak mı? Evet. 18 yaşını doldurmadan çalışmaktan bahsediyorum. Doğru değil gibi aslında değil mi? Tabii bu göreceli olur. Kimine göre doğrudur, kimine göre yanlıştır. Ama yasak mı diye soracak olursanız; zorla çalıştırmak yasak. Herhangi bir zorluk olmaması şartı ile çalışabilir çocuk. Ben de onlardan biriydim. Babama yardım etmek neticesiyle bir süre bir kargo firması adına çalıştım. Fakat sigortalı olarak değil. Kadrolu değildik yani. Baktığınız zaman çok göze batıyor. 18 yaşını doldurmadan kurye olarak çalışmak... Sanılanın aksine bu benim hiçbir şekilde zararıma olmadı. İlk başladığımda endişeliydim açıkçası. Sonuçta seri olunması gereken bir işti. Aynı zamanda adresleri de bilmek gerekiyordu. Adresleri, bu konuda çok tecrübeli olan babam sayesinde öğrendim. Kendisi kargoda tecrübeli değil. Aynı anda başlamıştık kargoya. Dağıtıma senelerini verdiği için adresleri ve sokakları da zamanla ezberlemiş. Kargoya sıfırdan girdiği halde, senelerdir kargoculuk yapan kişilerden daha çok adres biliyordu. Babamın sayesinde ben de zamanla adresleri öğrendim. Bunun yanı sıra insanlarla konuşabilmek de çok önemli. Sonuçta esnafa kargo veriyoruz. Bir muhabbette edelim değil mi? Bu alanda da tecrübem olmuştu münazara ve tiyatro sayesinde. Gel zaman git zaman insanlara kargo verirken muhabbette eder oldum. Çevre edindim. Sık kargo götürdüğüm insanlar tarafından, her gidişimde hoş karşılandım. Bu beni mutlu ediyordu. Yorgunlukla çıktığım 5 kattan sonra kapı açıldığında gelen gülümsemenin ardından ‘hoş geldin. Nasılsın? Gel su, çay ikram edeyim’ cümlelerini duymak beni paha biçilemez duygular içerisine sokuyordu. Belki de yaşım daha genç olduğundandır bu nezih davranışlar. Açık konuşayım; çok şey öğrendim bu meslekten. Yaklaşık 1 yıl kadar çalıştım ve zararından çok yararı dokundu diyebilirim. Her şeyden önce insanlarla sürekli diyalog halinde olunması gereken bir meslek kargoculuk... Çoğu diyalog benim için bir anı olarak kalabilecek seviyede. Mesela unutmadığım bir anımdan bahsedeyim. Bir keresinde isimlerini vermeyeceğim 4 ayrı kargo firması aynı anda bir alıcıya kargo vermiştik. Alıcının o tepkisi kesinlikle görülmeye değerdi. Gülmekten, bilgileri bile verememişti bize. Bazı alıcılar ile kargo dağıttığım günler dışında muhabbet ettiğim de oldu. Cümleyi açmak gerekirse arkadaş olduğum alıcılar da vardı. Benden küçük, benle yaşıt veya benden büyük hiç fark etmeksizin herkesle rahatça samimiyet kurabiliyordum. Tabii bunu art niyetle vesaire yapmıyordum. Cana yakın olduğunu hissettiğim kişilere daha naif ve inisiyatifli davranıyordum. İnisiyatiften kastım şu; bazı zamanlarda kargo alıcısı, evde olmayabiliyor. Benden, komşuya veya evinin altındaki bir dükkâna bırakmamı rica ediyor. Tabii bunu rica edenler için yapıyorum. Sosyal medyada görülen ‘geldik yoktunuz’ esprisi benimle tamamen çelişiyordu. Bu yüzden tartıştığım alıcılar bile oldu. Evde olmadığı ve verilen numaraya ulaşamamam gerekçesi ile kargosunu geri götürdüğümde bana, “kargocu değil misiniz, hepiniz aynısınız” gibi bir cümle kullandı. Ben de altta kalmayıp cevabımı verdim (saygı çerçevesinde). “Ben bu işten para kazanıyorum. ‘Geldik yoktunuz’ gibi bir bahane benim için kendi ayağına sıkmak gibi olur” cümlesini kurarak, karşımdaki kişiyi bu konuda bilgilendirdim. Bazen huysuz insanlarla karşılaştığım da oldu. Ne kadar yaranırsanız yaranın, yine bir şey buluyor bu insanlar. Sadece bu insanları göz önünde bulundurmanın bir anlamı yok. Aksine, ben; sıcakkanlı ve samimi insanları göz önünde bulundurarak, bu işi severek yapıyordum. Severek yaptığım için zaman da su gibi akıp gidiyordu. Hiç mi sevmediğin bir şey yoktu? Vardı. Benimde her gün en az bir kere karşılaştığım ve sevmediğim birkaç şey vardı elbette. Hemen bahsedeyim. Mesela ben küsuratlı ödemesi olan kargoları pek sevmem hatta nefret ederim denilecek cinstendi. Misal vereyim bir kargo düşünün ki, fiyatı 87 lira 35 kuruş. Bu beni sinirlendiriyordu. Elbette ödemeyi küsuratlı almıyordum. Genelde yuvarlıyordum. 87,35’i 87 olarak, 87,85’i 88 olarak alıyordum. Bunu bilen alıcılar hiç şikâyetçi olmadı. Fiziki olarak, biraz enli vücudum olduğu için kargoculuk bana uzun vadede yararlı olmuştu. En sevmediğim diğer şeylerden birisi olan yüksek katlar, benim aylar içerisinde yavaş yavaş erimeme vesile olmuştu. Tabii forma girmek fizikten ziyade çeviklik için de iyi oldu diyebilirim. Gel zaman git zaman yaklaşık 1 yıl kadar çalıştım. Sonra bazı özel sebepler ve babama gelen başka iş teklifi neticesiyle oradan ayrılmak durumunda kaldık. 3-4 ay boş bir şekilde evde oturduktan sonra, bir dönüm noktası daha yaşadım. Yıldız Haber Gazetesi’nde grafiker olarak işe başladım. Bu alanda da, daha önceden okulumun gazetesini yaptığım için belirli bir tecrübem vardı. Çalıştığım yerde amcam sorumlu olduğu için bana grafik tasarımda ve program kullanımında bir hayli yardımcı oldu ve tabiri caizse beni iyice pişirdi. Daha sonrasında Erhan Gündoğar hocamın beni teşvik etmesi ile beraber Yıldız Haber Gazetesinde köşe yazarlığı da yapmaya başladım. Yazılarımın sayısı her geçen gün çoğalıyor. Ha söylemeden geçmeyeyim; insanları etkileyecek belli başlı, vurucu yazı tekniklerini de münazara tecrübemden dolayı az çok biliyordum. Köşe yazarlığı sayesinde iyice pekiştirdim. Daha 18 yaşına varmadan birbirinden çok farklı iki meslek öğrendim. Genel olarak çok şey kazandım. İnsanlarla samimiyeti, net diyaloglar kurmayı, vurucu yazı tekniklerini, bilgisayarda grafik programları kullanmayı ve mizanpaj yapmayı da öğrendim. Hatta kargoda adresleri öğrenmek, nereye gidersem gideyim, yemek sipariş etmeyi, benim için çok kolaylaştırdı. Latife yapıyorum tabi ki. Bu iki meslekten öğrendiklerim, çalışma zorluğundan çok daha fazlası. Çalışmaya bir zorluk olarak bakmadım. Bakmayı da düşünmüyorum. İleride yapacağım işi severek yapacağım. Her ne olursa olsun.  
Ekleme Tarihi: 22 Ekim 2021 - Cuma
Yiğitefe Şahin

Öğrenilen samimiyet

Çocuk yaşta çalışmak mı? Evet. 18 yaşını doldurmadan çalışmaktan bahsediyorum. Doğru değil gibi aslında değil mi? Tabii bu göreceli olur. Kimine göre doğrudur, kimine göre yanlıştır. Ama yasak mı diye soracak olursanız; zorla çalıştırmak yasak. Herhangi bir zorluk olmaması şartı ile çalışabilir çocuk. Ben de onlardan biriydim. Babama yardım etmek neticesiyle bir süre bir kargo firması adına çalıştım. Fakat sigortalı olarak değil. Kadrolu değildik yani. Baktığınız zaman çok göze batıyor. 18 yaşını doldurmadan kurye olarak çalışmak... Sanılanın aksine bu benim hiçbir şekilde zararıma olmadı. İlk başladığımda endişeliydim açıkçası. Sonuçta seri olunması gereken bir işti. Aynı zamanda adresleri de bilmek gerekiyordu.

Adresleri, bu konuda çok tecrübeli olan babam sayesinde öğrendim. Kendisi kargoda tecrübeli değil. Aynı anda başlamıştık kargoya. Dağıtıma senelerini verdiği için adresleri ve sokakları da zamanla ezberlemiş. Kargoya sıfırdan girdiği halde, senelerdir kargoculuk yapan kişilerden daha çok adres biliyordu. Babamın sayesinde ben de zamanla adresleri öğrendim. Bunun yanı sıra insanlarla konuşabilmek de çok önemli. Sonuçta esnafa kargo veriyoruz. Bir muhabbette edelim değil mi? Bu alanda da tecrübem olmuştu münazara ve tiyatro sayesinde. Gel zaman git zaman insanlara kargo verirken muhabbette eder oldum. Çevre edindim. Sık kargo götürdüğüm insanlar tarafından, her gidişimde hoş karşılandım. Bu beni mutlu ediyordu. Yorgunlukla çıktığım 5 kattan sonra kapı açıldığında gelen gülümsemenin ardından ‘hoş geldin. Nasılsın? Gel su, çay ikram edeyim’ cümlelerini duymak beni paha biçilemez duygular içerisine sokuyordu. Belki de yaşım daha genç olduğundandır bu nezih davranışlar.

Açık konuşayım; çok şey öğrendim bu meslekten. Yaklaşık 1 yıl kadar çalıştım ve zararından çok yararı dokundu diyebilirim. Her şeyden önce insanlarla sürekli diyalog halinde olunması gereken bir meslek kargoculuk... Çoğu diyalog benim için bir anı olarak kalabilecek seviyede. Mesela unutmadığım bir anımdan bahsedeyim. Bir keresinde isimlerini vermeyeceğim 4 ayrı kargo firması aynı anda bir alıcıya kargo vermiştik. Alıcının o tepkisi kesinlikle görülmeye değerdi. Gülmekten, bilgileri bile verememişti bize.

Bazı alıcılar ile kargo dağıttığım günler dışında muhabbet ettiğim de oldu. Cümleyi açmak gerekirse arkadaş olduğum alıcılar da vardı. Benden küçük, benle yaşıt veya benden büyük hiç fark etmeksizin herkesle rahatça samimiyet kurabiliyordum. Tabii bunu art niyetle vesaire yapmıyordum. Cana yakın olduğunu hissettiğim kişilere daha naif ve inisiyatifli davranıyordum. İnisiyatiften kastım şu; bazı zamanlarda kargo alıcısı, evde olmayabiliyor. Benden, komşuya veya evinin altındaki bir dükkâna bırakmamı rica ediyor. Tabii bunu rica edenler için yapıyorum.

Sosyal medyada görülen ‘geldik yoktunuz’ esprisi benimle tamamen çelişiyordu. Bu yüzden tartıştığım alıcılar bile oldu. Evde olmadığı ve verilen numaraya ulaşamamam gerekçesi ile kargosunu geri götürdüğümde bana, “kargocu değil misiniz, hepiniz aynısınız” gibi bir cümle kullandı. Ben de altta kalmayıp cevabımı verdim (saygı çerçevesinde). “Ben bu işten para kazanıyorum. ‘Geldik yoktunuz’ gibi bir bahane benim için kendi ayağına sıkmak gibi olur” cümlesini kurarak, karşımdaki kişiyi bu konuda bilgilendirdim.

Bazen huysuz insanlarla karşılaştığım da oldu. Ne kadar yaranırsanız yaranın, yine bir şey buluyor bu insanlar. Sadece bu insanları göz önünde bulundurmanın bir anlamı yok. Aksine, ben; sıcakkanlı ve samimi insanları göz önünde bulundurarak, bu işi severek yapıyordum. Severek yaptığım için zaman da su gibi akıp gidiyordu.

Hiç mi sevmediğin bir şey yoktu? Vardı. Benimde her gün en az bir kere karşılaştığım ve sevmediğim birkaç şey vardı elbette. Hemen bahsedeyim. Mesela ben küsuratlı ödemesi olan kargoları pek sevmem hatta nefret ederim denilecek cinstendi. Misal vereyim bir kargo düşünün ki, fiyatı 87 lira 35 kuruş. Bu beni sinirlendiriyordu. Elbette ödemeyi küsuratlı almıyordum. Genelde yuvarlıyordum. 87,35’i 87 olarak, 87,85’i 88 olarak alıyordum. Bunu bilen alıcılar hiç şikâyetçi olmadı.

Fiziki olarak, biraz enli vücudum olduğu için kargoculuk bana uzun vadede yararlı olmuştu. En sevmediğim diğer şeylerden birisi olan yüksek katlar, benim aylar içerisinde yavaş yavaş erimeme vesile olmuştu. Tabii forma girmek fizikten ziyade çeviklik için de iyi oldu diyebilirim. Gel zaman git zaman yaklaşık 1 yıl kadar çalıştım. Sonra bazı özel sebepler ve babama gelen başka iş teklifi neticesiyle oradan ayrılmak durumunda kaldık. 3-4 ay boş bir şekilde evde oturduktan sonra, bir dönüm noktası daha yaşadım. Yıldız Haber Gazetesi’nde grafiker olarak işe başladım. Bu alanda da, daha önceden okulumun gazetesini yaptığım için belirli bir tecrübem vardı. Çalıştığım yerde amcam sorumlu olduğu için bana grafik tasarımda ve program kullanımında bir hayli yardımcı oldu ve tabiri caizse beni iyice pişirdi. Daha sonrasında Erhan Gündoğar hocamın beni teşvik etmesi ile beraber Yıldız Haber Gazetesinde köşe yazarlığı da yapmaya başladım. Yazılarımın sayısı her geçen gün çoğalıyor. Ha söylemeden geçmeyeyim; insanları etkileyecek belli başlı, vurucu yazı tekniklerini de münazara tecrübemden dolayı az çok biliyordum. Köşe yazarlığı sayesinde iyice pekiştirdim. Daha 18 yaşına varmadan birbirinden çok farklı iki meslek öğrendim. Genel olarak çok şey kazandım. İnsanlarla samimiyeti, net diyaloglar kurmayı, vurucu yazı tekniklerini, bilgisayarda grafik programları kullanmayı ve mizanpaj yapmayı da öğrendim. Hatta kargoda adresleri öğrenmek, nereye gidersem gideyim, yemek sipariş etmeyi, benim için çok kolaylaştırdı. Latife yapıyorum tabi ki. Bu iki meslekten öğrendiklerim, çalışma zorluğundan çok daha fazlası. Çalışmaya bir zorluk olarak bakmadım. Bakmayı da düşünmüyorum. İleride yapacağım işi severek yapacağım. Her ne olursa olsun.  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.