Yiğitefe Şahin
Köşe Yazarı
Yiğitefe Şahin
 

Köle gibi itaatkâr!

Hayır demeyi bilmeli insan. Hele de büyük projelerde ve işlerde. Fikir ve görüşlere saygı duymak başkadır, insanların köleliğini yapmak başkadır. Kölelik ama öyle getir götür değil. Hayır demeyi bilmediği için her gelen azarlanmaya, kınamaya boyun eğiyor. ‘Hayır, bu konuda benim sözüm geçer, senin değil’ diyeceği yerde, ‘tamam’ diyor. Bahsettiğim kölelerden birisi, uluslararası kurulda yetkili. Geçenlerde tanık olduğum olay, bir hayli sinirimi bozdu. Yaptığı işi beğenmiş olmasına rağmen, uygulamaya ve azarlara boyun büküp; ‘tamam’ diyebildi. Bu gibi durumlarda niçin kendilerinden ödün verir bu insanlar? Niçin dik başlı olamazlar? Kendi fikirlerini küçümseyip, başka fikirleri baş tacı yapmanın anlamı nedir? Bu bahsettiğim uluslararası şirketin yetkili şahsı, işçilerine sözünü geçirirken aslan kesiliyor, ama dışarıdan gelen eleştiriye karşı kedi oluveriyorlar bir anda. Sanırım bu göz boyamak veya kölelik yapmak. Siz hiç usta bir aşçıya, bir müşterinin; ‘ben bu yemeği böyle sevmiyorum, bunu menüden çıkarın, bu yemeği değiştirin’ dediğini duydunuz mu? Çok komik bir olay olurdu değil mi? Sosyal medyada dolaşırken gördüğüm bu olayı sizlere anlatmamın asıl sebebi; hayır demeyi bilmediğiniz de nasıl bir hale gireceğini görmenizi istiyor olmam. Onun dediğini yapayım kalbi kırılmasın, bu benim arkamdan şunu der o yüzden bunu yapmayayım, gibi başkasının fikirlerini düşünerek, kurumsal işlerini şekillendiriyor. Uluslararası kurumun bu gidişle nereye varacağını bilmemesi çok acı. Eğer bilmesine rağmen hala daha sağdakinin soldakinin sözüne bakıyorsa, trajikomik. Bu olaya sadece o kurumun penceresinden değil de, kendi penceremizden de bakmamız gerekiyor. Mesela günlük hayatta bir arkadaşınız çıkageldi ve sizden borç istedi. O an size lazım olan parayı ona verip kendinizi zor durumda bıraktınız, lazım olan şeyi alamadınız. Neden? Aranızın bozulacağını, onun arkanızdan laf edeceğini veya kalbinin kırılacağını düşündüğünüz için. Hâlbuki üstümdeki para bana lazım demeniz yeterli(lazım olan diyorum. Fazlalık para varsa elbet verirsiniz). Kısaca bir özet geçmek gerekirse; gerek günlük yaşantıda, gerek aşk/arkadaşlık ilişkisinde, gerek iş ortamında ‘hayır’ demeyi bilmelisiniz. Birisine sırf istedi diye, arkadaşınız diye, kalbi kırılmasın diye her istediğini yaparsanız, o şahıs yarın, öbür gün tepenize biner. Yine size bir şekilde istediğini yaptırır, sizin fikirlerinizi önemsemez.
Ekleme Tarihi: 17 Haziran 2021 - Perşembe
Yiğitefe Şahin

Köle gibi itaatkâr!

Hayır demeyi bilmeli insan. Hele de büyük projelerde ve işlerde. Fikir ve görüşlere saygı duymak başkadır, insanların köleliğini yapmak başkadır. Kölelik ama öyle getir götür değil. Hayır demeyi bilmediği için her gelen azarlanmaya, kınamaya boyun eğiyor. ‘Hayır, bu konuda benim sözüm geçer, senin değil’ diyeceği yerde, ‘tamam’ diyor.

Bahsettiğim kölelerden birisi, uluslararası kurulda yetkili. Geçenlerde tanık olduğum olay, bir hayli sinirimi bozdu. Yaptığı işi beğenmiş olmasına rağmen, uygulamaya ve azarlara boyun büküp; ‘tamam’ diyebildi.

Bu gibi durumlarda niçin kendilerinden ödün verir bu insanlar? Niçin dik başlı olamazlar? Kendi fikirlerini küçümseyip, başka fikirleri baş tacı yapmanın anlamı nedir?

Bu bahsettiğim uluslararası şirketin yetkili şahsı, işçilerine sözünü geçirirken aslan kesiliyor, ama dışarıdan gelen eleştiriye karşı kedi oluveriyorlar bir anda. Sanırım bu göz boyamak veya kölelik yapmak. Siz hiç usta bir aşçıya, bir müşterinin; ‘ben bu yemeği böyle sevmiyorum, bunu menüden çıkarın, bu yemeği değiştirin’ dediğini duydunuz mu? Çok komik bir olay olurdu değil mi?

Sosyal medyada dolaşırken gördüğüm bu olayı sizlere anlatmamın asıl sebebi; hayır demeyi bilmediğiniz de nasıl bir hale gireceğini görmenizi istiyor olmam. Onun dediğini yapayım kalbi kırılmasın, bu benim arkamdan şunu der o yüzden bunu yapmayayım, gibi başkasının fikirlerini düşünerek, kurumsal işlerini şekillendiriyor. Uluslararası kurumun bu gidişle nereye varacağını bilmemesi çok acı. Eğer bilmesine rağmen hala daha sağdakinin soldakinin sözüne bakıyorsa, trajikomik.

Bu olaya sadece o kurumun penceresinden değil de, kendi penceremizden de bakmamız gerekiyor. Mesela günlük hayatta bir arkadaşınız çıkageldi ve sizden borç istedi. O an size lazım olan parayı ona verip kendinizi zor durumda bıraktınız, lazım olan şeyi alamadınız. Neden? Aranızın bozulacağını, onun arkanızdan laf edeceğini veya kalbinin kırılacağını düşündüğünüz için. Hâlbuki üstümdeki para bana lazım demeniz yeterli(lazım olan diyorum. Fazlalık para varsa elbet verirsiniz).

Kısaca bir özet geçmek gerekirse; gerek günlük yaşantıda, gerek aşk/arkadaşlık ilişkisinde, gerek iş ortamında ‘hayır’ demeyi bilmelisiniz. Birisine sırf istedi diye, arkadaşınız diye, kalbi kırılmasın diye her istediğini yaparsanız, o şahıs yarın, öbür gün tepenize biner. Yine size bir şekilde istediğini yaptırır, sizin fikirlerinizi önemsemez.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.