Samet YILDIZ
Köşe Yazarı
Samet YILDIZ
 

SAYGI VE ÖZLEMLE ANIYORUZ.

9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gece oldukça sıkıntılı geçti. Kısa aralıklarla oksijen verildi. İstanbul güneşli bir sonbahar gününe uyanırken, Dolmabahçe Sarayında derin bir sessizlik vardı. Günlerdir kutsal nöbet tutanların artık son umut ışıkları sönmek üzereydi. Saat 9 olduğunda Ata’nın nefes alışları hızlanmış, göğsü hızla inip çıkmaya başlamıştı. Kurduğu Cumhuriyette son 5 dakikasına gözleri kapalı giriyordu. Dışarıda bütün bir ulus, endişe içinde radyo başında bekliyor, Savarona gemisi son bir saygı duruşu için Dolmabahçe önüne demirliyordu. Doktorları odanın içinde telaşlı adımlarla durmadan dolaşıyor hem ağlıyor hem de “Aman yarabbi…” diye mırıldanıyorlardı. Silah arkadaşı Kılıç Ali, paşasının başucunda son saygı duruşundaydı. Bir ara Hasan Rıza dayanamadı: “Kılıç bak, koca bir tarih göçüyor” dedi. Saat tam 9’u 5 geçiyordu. Hasan Rıza: “Birdenbire gök mavisi gözleri açıldı ve sert bir hareketle başını sağa çevirdi. Ben de artık hıçkırıklarımı zapt edemedim. Diz çöktüm, sağ elini ellerimin arasına aldım. Öptüm ve yüzüme sürdüm.” Gerçekten koca bir tarih göçmüştü. Doktoru Mim Kemal Öke, Atatürk’ün gözlerini kapattı, Atanın beyaz mendili ile çenesini bağladı. Atatürk’ün yaveri Salih Bozok, şuursuzca sarayın merdivenlerinden aşağıya koştu. Alt katta boş bulduğu bir odaya dalıp kapıyı kapattı. Az sonra içeriden tek el silah sesi duyuldu. Sesi duyup odaya koşanlar içeride onu kanlar içinde buldular. Tabancasından kalbine sıktığı bir kurşunla devrilmişti. *** Yani, Kimilerine göre 10 Kasım Atatürkçüyüm diye gezinen bir sürü insanın uykularını yarım saatlik bir törene tercih ettikleri bir gün, Bize göre 10 Kasım, Gençliği ümitsiz bırakan bir gün, Nasıl bir zamandan, nasıl bir ümitsiz dönemden bu milleti çıkarttığını hatırladığımız bir gün. Mağrur, asil, başarılı, onurlu duruşumuzu kaybettiğimiz bir gün, Çocuklar gibi şen duruşumuzun elimizden kayıp gittiği bir gün, Ve Atatürk çocuklarını yasa boğan bir gün… Ama bakmayın boynumuzu büküp gözyaşı dökmemize! Her 10 Kasımda biz bir daha ve bir daha güçleniriz. *** Kendilerini dinci gören, Atatürk’ün ismini ağızlarına almayan, kötüleyen, karalayan, kurduğu cumhuriyeti yok sayan, bayramlarda rahatsızlanan efendilere o dönemlerde cevabını vermiş aslında Atam, “Din insanların gıdasıdır. Dinsiz adam boş bir eve benzer. İnsana hüzün verir. Mutlaka bir şeye inanacağız. Bu dinlerin en sonuncusu elbette en mükemmelidir. İslam Dini hepsinden üstündür." *** Ey büyük Atatürk; açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime and içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene… Saygı ve özlemle anıyoruz.    
Ekleme Tarihi: 09 Kasım 2018 - Cuma
Samet YILDIZ

SAYGI VE ÖZLEMLE ANIYORUZ.

9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gece oldukça sıkıntılı geçti.

Kısa aralıklarla oksijen verildi.

İstanbul güneşli bir sonbahar gününe uyanırken, Dolmabahçe Sarayında derin bir sessizlik vardı.

Günlerdir kutsal nöbet tutanların artık son umut ışıkları sönmek üzereydi.

Saat 9 olduğunda Ata’nın nefes alışları hızlanmış, göğsü hızla inip çıkmaya başlamıştı.

Kurduğu Cumhuriyette son 5 dakikasına gözleri kapalı giriyordu.

Dışarıda bütün bir ulus, endişe içinde radyo başında bekliyor, Savarona gemisi son bir saygı duruşu için Dolmabahçe önüne demirliyordu.

Doktorları odanın içinde telaşlı adımlarla durmadan dolaşıyor hem ağlıyor hem de “Aman yarabbi…” diye mırıldanıyorlardı.

Silah arkadaşı Kılıç Ali, paşasının başucunda son saygı duruşundaydı.

Bir ara Hasan Rıza dayanamadı:

“Kılıç bak, koca bir tarih göçüyor” dedi.

Saat tam 9’u 5 geçiyordu.

Hasan Rıza: “Birdenbire gök mavisi gözleri açıldı ve sert bir hareketle başını sağa çevirdi. Ben de artık hıçkırıklarımı zapt edemedim. Diz çöktüm, sağ elini ellerimin arasına aldım. Öptüm ve yüzüme sürdüm.”

Gerçekten koca bir tarih göçmüştü.

Doktoru Mim Kemal Öke, Atatürk’ün gözlerini kapattı, Atanın beyaz mendili ile çenesini bağladı.

Atatürk’ün yaveri Salih Bozok, şuursuzca sarayın merdivenlerinden aşağıya koştu.

Alt katta boş bulduğu bir odaya dalıp kapıyı kapattı.

Az sonra içeriden tek el silah sesi duyuldu.

Sesi duyup odaya koşanlar içeride onu kanlar içinde buldular.

Tabancasından kalbine sıktığı bir kurşunla devrilmişti.

***

Yani,

Kimilerine göre 10 Kasım Atatürkçüyüm diye gezinen bir sürü insanın uykularını yarım saatlik bir törene tercih ettikleri bir gün,

Bize göre 10 Kasım,

Gençliği ümitsiz bırakan bir gün,

Nasıl bir zamandan, nasıl bir ümitsiz dönemden bu milleti çıkarttığını hatırladığımız bir gün.

Mağrur, asil, başarılı, onurlu duruşumuzu kaybettiğimiz bir gün,

Çocuklar gibi şen duruşumuzun elimizden kayıp gittiği bir gün,

Ve Atatürk çocuklarını yasa boğan bir gün…

Ama bakmayın boynumuzu büküp gözyaşı dökmemize! Her 10 Kasımda biz bir daha ve bir daha güçleniriz.

***

Kendilerini dinci gören, Atatürk’ün ismini ağızlarına almayan, kötüleyen, karalayan, kurduğu cumhuriyeti yok sayan, bayramlarda rahatsızlanan efendilere o dönemlerde cevabını vermiş aslında Atam,

“Din insanların gıdasıdır. Dinsiz adam boş bir eve benzer. İnsana hüzün verir. Mutlaka bir şeye inanacağız. Bu dinlerin en sonuncusu elbette en mükemmelidir. İslam Dini hepsinden üstündür."

***

Ey büyük Atatürk; açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime and içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene…

Saygı ve özlemle anıyoruz.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.