Köşe Vuruşu *Spor*
Köşe Yazarı
Köşe Vuruşu *Spor*
 

ŞEHRİN TAKIMINI TUT

Öncelikle doğduğun şehrin takımını tutmalısın. İş bu noktada bahis şehir takımlarına geliyor… Çünkü İngiltere’de her futbolsever, şehrinin takımını tutuyor. Taraftar sayısının stadyum ve forma satış gelirleri gibi maddi boyutlarının yanında, futbolda başka bir şeyle ikame edilemeyecek manevi bir kıymeti var. Futbolun kent kültürüyle sıkı ilişkisi, mevcudiyetini büyük ölçüde şehir takımları vasıtasıyla oluşturuyor. Avrupa’nın pek çok ülkesinde böyle: Futbol stadyumları birer nirengi noktası ve hatta ‘faal anıtlar’ olarak karşımıza çıkarken, temsil ettikleri kültür kent imgesi bağlamında değerlendirilmeye müsait. Esasen bütün bunlar support your local team [şehrinin takımını tut] düşüncesinin doğuşuna zemin hazırlıyor. İngiltere örneğini verdik… Futbolun sahiden bir kültür öğesi olduğu ülkede, taraftarlara bu düşünceyi anlatmanın mânâsı yok. Öyle ki, bu ‘arzulanan kültür’ orada zaten var ve örnekse, doğu Londralı bir futbolseverin Arsenal’i ‘tutması’ zaten olanaksız. Bu tavrı alıp İstanbul’da yerine koymak henüz anlamlı değil, zira yerelliğin henüz kent yönetiminde bile adamakıllı uygulanamadığı bir yerde, Bulancaklıya neden Trabzonspor’u desteklediğini soramayız. Ama bir teklifte bulunabiliriz… ‘Şehrinin takımını (da) tut.’ Türkiye’de şehir takımlarının tarihi 1960’lara uzanıyor, merkezi yönetimin yayımladığı bir genelge ile her şehirde bir temsilci futbol takımının kurulması isteniyor. 1959’da başlanan lig, bu takımların kuruluşuyla gelişiyor ve büyüyor. Örneğin kuruluşu 1969’da tamamlanan Karabükspor, şehrin (fabrikanın) iki takımı Karabük Gençlik ve Demir Çelik (DÇ) Gençlik’in birleştirilmesiyle oluşuyor. Belediyelerin kuruluşuna öncülük ettiği kulüplerin sayısı da dikkate değer. Pek çok şehir takımının hikâyesi birbirine benzer, benim Karabükspor örneğini verme sebebim ise kişisel taraftarlık tarihimle ilişkili.  Çocukluk aşkım Fenerbahçe idi. Çünkü bilirsiniz, taraftarlık biraz da ‘atadan’ geçen bir şeydir. Buradaki ‘ata’ önemli, zira çoğunlukla evin büyük erkeğine (en çok da babaya) referans verir. İlk tehditler okul çağında, ‘başka takımları tutan arkadaşlar’ edinilmesiyle başlar, ama değişime yol açtığı pek az görünmüştür. Zira “takım tutmak” ile “takım değiştirmek” bir cümlede böylesine yakın geçmez, geçmemelidir. “Takım tutmak akıl-mantıkla ilişkisi zayıf bir bağlılıktır. En mutedil takım tutmak insanların gözünü döndüren, hayatında ve huyunda kara delikler açan illetli bir tutkudur. Ben bu değişimle Türkiye’de futbolun gelişimine ufacık da olsa bir katkı sunmuş olmadım, çünkü buna ihtiyacı olan zaten şampiyon takımlar değil… Gösterdiğim en büyük cesaret, aile takımı Fenerbahçe’yi  bırakıp doğduğum  şehrin takımı Giresımspor’u tutmak oldu. Tüm futbolseverlerin bu duyguyu yaşamasını, kademeli de olsa, şehrinin takımını tutmasını gönülden dilerim! İşte asıl o zaman, ‘her şey çok güzel olacak’...
Ekleme Tarihi: 04 Ağustos 2023 - Cuma
Köşe Vuruşu *Spor*

ŞEHRİN TAKIMINI TUT

Öncelikle doğduğun şehrin takımını tutmalısın. İş bu noktada bahis şehir takımlarına geliyor… Çünkü İngiltere’de her futbolsever, şehrinin takımını tutuyor. Taraftar sayısının stadyum ve forma satış gelirleri gibi maddi boyutlarının yanında, futbolda başka bir şeyle ikame edilemeyecek manevi bir kıymeti var.

Futbolun kent kültürüyle sıkı ilişkisi, mevcudiyetini büyük ölçüde şehir takımları vasıtasıyla oluşturuyor. Avrupa’nın pek çok ülkesinde böyle: Futbol stadyumları birer nirengi noktası ve hatta ‘faal anıtlar’ olarak karşımıza çıkarken, temsil ettikleri kültür kent imgesi bağlamında değerlendirilmeye müsait. Esasen bütün bunlar support your local team [şehrinin takımını tut] düşüncesinin doğuşuna zemin hazırlıyor. İngiltere örneğini verdik… Futbolun sahiden bir kültür öğesi olduğu ülkede, taraftarlara bu düşünceyi anlatmanın mânâsı yok. Öyle ki, bu ‘arzulanan kültür’ orada zaten var ve örnekse, doğu Londralı bir futbolseverin Arsenal’i ‘tutması’ zaten olanaksız. Bu tavrı alıp İstanbul’da yerine koymak henüz anlamlı değil, zira yerelliğin henüz kent yönetiminde bile adamakıllı uygulanamadığı bir yerde, Bulancaklıya neden Trabzonspor’u desteklediğini soramayız. Ama bir teklifte bulunabiliriz… ‘Şehrinin takımını (da) tut.’

Türkiye’de şehir takımlarının tarihi 1960’lara uzanıyor, merkezi yönetimin yayımladığı bir genelge ile her şehirde bir temsilci futbol takımının kurulması isteniyor. 1959’da başlanan lig, bu takımların kuruluşuyla gelişiyor ve büyüyor. Örneğin kuruluşu 1969’da tamamlanan Karabükspor, şehrin (fabrikanın) iki takımı Karabük Gençlik ve Demir Çelik (DÇ) Gençlik’in birleştirilmesiyle oluşuyor. Belediyelerin kuruluşuna öncülük ettiği kulüplerin sayısı da dikkate değer. Pek çok şehir takımının hikâyesi birbirine benzer, benim Karabükspor örneğini verme sebebim ise kişisel taraftarlık tarihimle ilişkili.

 Çocukluk aşkım Fenerbahçe idi. Çünkü bilirsiniz, taraftarlık biraz da ‘atadan’ geçen bir şeydir. Buradaki ‘ata’ önemli, zira çoğunlukla evin büyük erkeğine (en çok da babaya) referans verir. İlk tehditler okul çağında, ‘başka takımları tutan arkadaşlar’ edinilmesiyle başlar, ama değişime yol açtığı pek az görünmüştür. Zira “takım tutmak” ile “takım değiştirmek” bir cümlede böylesine yakın geçmez, geçmemelidir. “Takım tutmak akıl-mantıkla ilişkisi zayıf bir bağlılıktır. En mutedil takım tutmak insanların gözünü döndüren, hayatında ve huyunda kara delikler açan illetli bir tutkudur.

Ben bu değişimle Türkiye’de futbolun gelişimine ufacık da olsa bir katkı sunmuş olmadım, çünkü buna ihtiyacı olan zaten şampiyon takımlar değil… Gösterdiğim en büyük cesaret, aile takımı Fenerbahçe’yi  bırakıp doğduğum  şehrin takımı Giresımspor’u tutmak oldu. Tüm futbolseverlerin bu duyguyu yaşamasını, kademeli de olsa, şehrinin takımını tutmasını gönülden dilerim! İşte asıl o zaman, ‘her şey çok güzel olacak’...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.