SALEVÂT-I ŞERİFE'NİN FAZİLETİ
Bu derece mükemmel bir şahsiyet olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), her hal-ü kârda ümmetini düşünür ve onlara dua ederdi. Bu hususla alakalı olarak Kur'ân-ı Kerîm'de; “Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.”buyrulmaktadır. Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in “Allah’ım ümmetimi muhafaza buyur, ümmetime merhamet eyle” diye ağlayıp yalvarması O’nun ümmetine ne kadar düşkün olduğunun başka bir delilidir.
Mü'minlere böylesine düşkün olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in ümmeti olarak bize düşen vazifelerden biri de Rasül-i Ekrem Efendimiz'e çokça salevât-ı şerife okumaktır. Her mevzûda onun yolunu takip etmekle beraber bağlılığımızı ve ona olan hürmetimizi salevât-ı şerife ile de izhar etmemiz icab eder. Cenab-ı Hak Ahzâb Suresi'nin 56. âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor: "Muhakkak Allah ve melekleri Peygamber'e salatta bulunurlar. Ey iman ile müşerref olanlar, sizde O'nun üzerine salâtta ve teslimiyetle selamda bulunun" Bu âyet-i kerîme'nin tefsirinde şu ifadelere yer verilmiştir: "Ey iman edenler, sizler ona salat-ü selam getirin; selamlayarak teslim olun. Dualarla onun üzerine Allah'ın salevât ve rahmet-ü berekâtını niyaz edin. Onu hiç incitmeyerek ona teslim olun. Bu âyet-i kerîme gösterir ki Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e salevât getirmek farzdır ve ismi zikrolundukça salevât getirmek icab eder.”
İslam Âlimleri "salât" kelimesine salât edene göre farklı manalar vermişlerdir. Şöyle ki; bir kimseye Allah'ın salât etmesi, ona rahmet etmesi, sevap vermesi demektir; meleklerin salât etmesi ise, ona istiğfar etmeleri manasına gelir.
Salevât-ı Şerife’nin bereket ve faziletini anlatmakla bitirmemiz mümkün değildir. Şu hadis-i şerifler, bu hususta bize yardımcı olacaktır: “ Kim bana bir defa salat-ü selam getirirse, bu sebeple Allah-ü Teala ona on misli merhamet eder”
“Kıyamet gününde insanların bana en yakın olanları, bana en çok salat-ü selam getirenlerdir.”
Übeyibn-i Ka'b (r.a.) Hz. anlatıyor : "Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e dedim ki: "YâRasülellah, sana çokça salevât okuyorum, duamda ne kadar salevât okuyayım?" Cevaben "Ne kadar istersen." buyurdular. Ben "Dörte biri?" dedim, yine "Ne kadar istersen. Ama ziyade edersen senin için hayırlı olur" buyurdular. Tekrar "Yarısı" dedim aynı şekilde cevap verdiler; "Üçte ikisi " dedim aynı şekilde cevap verdiler. "YâRasülellah, duamın tamamında sana salevât okuyayım" dedim, bunun üzerine buyurdular ki; "O zaman sıkıntıların giderilir ve günahların affolunur."
Bu hadis-i şerif bize gösteriyor ki dualarımızda ne kadar çok salevât okursak bizim için o kadar hayırlı olur. Ayrıca böyle yapmamız dualarımızın kabulüne sebep olacaktır. Bu hususla alakalı olarak Hadîs Kitaplarımızda şöyle bir hadise zikrediliyor: "Peygamber Efendimiz (s.a.v.), namazdan sonra bir adamın Allah'a hamd etmeden ve peygamber aleyhi's-selam'asalevât okumadan dua ettiğini işitti. Bunun üzerine "Bu adam acele etti" buyurdu. Sonra o adamı yanına çağırdı ve ona şöyle buyurdu: "Biriniz duasına Allah-ü Teâlâ'ya hamd-ü senâ ederek başlasın, sonra Peygamber (s.a.v.)'e salat-ü selam getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde dua etsin."
Aziz okurlarım
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in mübarek isimleri zikredilince de hemen salevât okumak icab eder. Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyuruluyor: "Cimri, yanında ismim anıldığı halde bana salat-ü selam getirmeyen kimsedir" Bil-hassa Salat-i Münciye, Salat-i Nâriye ve Salat-i Fethiye gibi büyük salevâtları çokça okumak lazımdır. Mübarek gün ve gecelerde ve bil-hassa Cuma günlerinde salevât okumayı ihmal etmemelidir. Zira bir hadîs-i şerîfte şöyle buyruluyor: "Günlerin en faziletlisi Cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çok salat-ü selam getiriniz; zira sizin salat-ü selamlarınız bana arz olunur."
Müslümanların ve hususiyle Feyz-i Muhammed’le alakadar olanların salevat-ı şerifeyi hayatlarının ayrılmaz bir parçası haline getirmeleri ve bu hususta çok gayret etmeleri lazımdır.