Norm Fazlası Re’sen Atamalar Ve Alan Dışı Görevlendirmeler Derhal Durdurulmalıdır!
Yusuf Tekin döneminde MEB, öğretmeni koruyan değil cezalandıran bir kuruma dönüşmüştür. Normlar güncellenmemekte, Talim Terbiye Kurulu’nun daralttığı alanlar ve okul müdürlerinin inisiyatifine bırakılan seçmeli dersler nedeniyle; bilişimden görsel sanatlara, müzikten felsefeye, matematikten daha birçok alana kadar ders saatleri azaltılmış, iş bilmez idarecilerin kararlarıyla yüzlerce öğretmen norm fazlası durumuna düşürülmüştür.
Örneğin: Giresun merkezden’den alucra’a yapılan re’sen atama. Giresun-Alucra arası 133 km, yaklaşık 3 saat. Kadın bir öğretmen arkadaşımız sürgün edilmiştir. Günübirlik gidip gelmek imkânsız. Karı koca koskoca insanlar gözyaşları içinde bu haksızlığa isyan etmektedir. Bunun gibi 10 larca örnek bulunmakta ulaşımın bile olmadığı yerlere öğretmen arkadaşların bir şekilde kendi imkanlarıyla gidip gelmeleri istenmektedir . İşte AKP’nin “Aile Yılı”! Sözde aileyi kutsuyorlar, gerçekte aileleri parçalıyorlar.
Üstelik, 2025 yılı Ağustos ayında gerçekleştirilen norm fazlası atamalarda mevzuatta yeri olmayan “ilçe grubu” uygulamasına gidilmiştir. Birbirinden uzak ve ulaşımı imkânsız ilçeler aynı grup içine alınarak öğretmenlerimiz yüzlerce kilometrelik mesafelere zorunlu olarak gönderilmiştir. Bu hukuki zeminden yoksun uygulama sonucunda aile bütünlükleri zedelenmiş, ciddi mağduriyetler doğmuştur.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun (ÖMK) 6. maddesi açıkça öğretmenlere il içinde tercih hakkı tanınmadan re’sen atama yapılamayacağını söylerken, Bakanlık hukuku çiğnemiştir. Dahası, ÖMK’nın 7. maddesinde düzenlenen yönetmelik hâlen yayımlanmamışken, sözleşmeli öğretmenlerin yönetmeliği esas alınarak kadrolu öğretmenlerin re’sen atanması, tamamen hukuksuzdur.
Daha önce de benzer hukuksuzluklarda Danıştay, Eğitim-İş’in açtığı davalarla yürütmeyi durdurmuş ve atamaları iptal etmiştir. Kasım 2024 sürecinde kazanılan davalar bunun en açık örneğidir. Nisan 2025 ve sonrasında yapılan düzenlemelere karşı da dava açılmıştır. Bugün de aynı şekilde kılavuza dava açılmış, ilçe grupları davamız sürmektedir. Ayrıca mağdur öğretmenlerimizin açtığı bireysel davalar da devam etmektedir.
Norm güncellemesi yapılmadan yapılan atamalar, sıra tayin sisteminin amacını boşa çıkarmış; aynı branşlarda tekrar norm fazlası yaratmış ve öğretmen ihtiyacını doğurmuştur. Yani MEB’in plansızlığı yalnızca öğretmenleri değil, eğitim sistemini de çıkmaza sürüklemiştir.
Bu uygulamalar, öğretmenlik mesleğinin yok saymakta, mesleki itibarı zedelemekte ve eğitimin niteliğini düşürmektedir.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz:
-MEB’in plansızlığının ve beceriksizliğinin bedelini öğretmenler ödeyemez!
-Hukuka aykırı olan bu süreç derhal sonlandırılmalı, mağduriyetler giderilmelidir!
Aile birliğini bozan bu politikalar, AKP’nin “Aile Yılı” söyleminin koca bir yalandan ibaret olduğunu ortaya koymaktadır. Bir yandan aileyi kutsal ilan eden AKP, diğer yandan öğretmeni yüzlerce kilometre uzağa göndererek aile bütünlüğünü yok etmektedir.
Eğitim-İş olarak kılavuzlara dava açtık, bireysel davaları başlattık ve MEB geri adım atana kadar tüm hukuki yollara başvuracağız. Dün olduğu gibi bugün de öğretmenlerimizin yanında olacağız, hukuksuzlukları ifşa edecek ve mutlaka durduracağız!