İSTİKAMET

Doğruluk, demek olan istikamet, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’e göre, Cenab-ı Hakk’ın “Elestübirabbiküm - Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” buyurduğu; bizler de “Bela (evet) Sen bizim Rabbimizsin”, demek suretiyle verdiğimiz sözlerin tamamına vefa göstererek, İtikadda, amelde, halde, sözde; dini ve dünyevi bütün hareketlerde ifrat ve tefritten sakınıp, Nebiler, Sıddıklar, Şehitler ve Salihlerin yolunda yürümeye itina göstermektir, diye tarif edilmiştir. Cenab-ı Hak Hud Suresi’nde: Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e hitaben “Emr olunduğun gibi dosdoğru olmaya devam et”, buyurmaktadır. Emr olunan sınırlar içerisinde, emr olunduğu şekilde dürüst bir yaşayış sürdürmek takdir edileceği gibi, büyük bir ciddiyet, hassasiyet ve gayret ister. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Hûd Suresi beni ihtiyarlattı.”, buyurmuşlardı. Ebu Ali Senusî Hz. rüyasında Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i görür ve “Ya Rasülellah, siz, Sure-i Hud beni ihtiyarlattı buyurmuşsunuz?” Peygamber Efendimiz “Evet”, buyururlar. “Peki, Ya Rasülellah, Sizi ihtiyarlatan, bu surede zikr edilen peygamberlerin kıssaları ve ümmetlerinin helaki mi?” Peygamber Efendimiz; “Hayır, ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’, emr-i celilidir.”, buyurmuşlardır.”             Hakk’a vasıl olmak için istikametten başka yol olmadığı gibi, her hususta istikamet kadar yüksek bir makam ve onun kadar zor hiçbir emir yoktur. Şunu da ifade etmek lazımdır ki, bu ayette Peygamber Efendimize beni ihtiyarlattı dedirtecek kadar zor gelen cihet, İstikametin asıl kendisine taalluk eden kısmından ziyade, Ümmetine taalluk eden kısmıdır. Zira ayetin devamında Cenab-ı Hak: “Seninle beraber tevbe edenler de senin gibi dosdoğru olsun ve haddi aşmayın. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.”, buyurmaktadır. Ebu AmrSüfyanibn-i Abdullah (r.a) şöyle anlatıyor: “Ya Resülallah! Bana İslam’ı öylesine tanıt ki, onu bir daha başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim. Rasülullah (s.a.v.), Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol, buyurdular.”               Değerli okurlarım   Hz. Allah’a hakkıyla inanan, sonra da bu inanca münasip olarak dosdoğru yaşayan, söz ve hareketinde dürüst davranan, hiçbir zaman hilekârlığa kaçmayan müminlerin nail olacakları nimetleri, Mevla’mız şöyle beyan buyuruyor: “Rabbimiz Allah’tır deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara melekler gelerek, Korkmayın, üzülmeyin, size vaat edilen cennetle sevinin. Biz, Dünya hayatında da ahirette de sizlere dostuz. Esirgeyen bağışlayan Allah’ın ikramı olarak (cennette) canınızın çektiği ve dilediğiniz her şey sizindir, derler.” “Allah’ın dostları için ne korku nede hüzün vardır” Allah dostlarından bir zat: “İstikamet; tevhid demektir. Tevhid’in iki manası vardır:1-Tevhîdi sûri; Bu İnsanı Galata Köprüsünden bile geçiremez. Çünkü o yalnız dildedir. 2-Tevhîdi hakiki ki oKalpte olur. İnsanı hem dünyada hem ahirette en ulvî makamlara kavuşturur. İşte bunatevhîdi ihlâs derler”.