Kimisi nam için…
Kimisi para için…
Kimisi de hakiki hizmet için aday olur…
Bakıyorsun her mahalle ve köyde en az üç, dört aday yarışıyor, muhtarlık için…
Belediyeler de yarışmalar bitti, partiler adaylarını belirledi. Onlarda partileri vasıtasıyla yarışmaya başladı.
Bakıyorum adayların hepsi tanış ve de çevreleri olan kişiler. Bunlar birde parti desteklerini arkalarına alınca işte sana bir başkan…
Esasında böyle düşünülmemeli, mademki herkes, herkesi tanıyor o zaman kimlerin daha iyi hizmeti verecekleri bilinir.
O zaman onu seçmeli ki şehrinize, mahalle ve köyünüze faydası dokunsun.
Bu bana bir fıkrayı da aklıma getirdi.
Köyden birisi ölmüş, ahirete göç etmiş.
Ahirete daha önce giden aynı köylü yeni gelene sormuş
-“Dünya da ne var ne yok, bize biraz haber söyle” demiş.
Adamda şöyle demiş:
-“Vallahi, ne diyeyim, nereden başlayayım. Bizim köye Hüsnü ağaların kel Mamut Muhtar oldu” demiş.
Diğer köylü:-“Anlatmana lüzum yok. Her şey anlaşıldı” diyerek kaybolmuş.
Artık bunun yorumunu siz yapın.
Seçim de, herkes seçile bilir.
Parası çok olan seçilir.
Ağzı laf yapıp, ikna kuvveti olan seçilebilir.
Mühim olan halkın inanarak kendi özgürlüğünce seçtiği, iş yapacağına inandığı kişiyi seçmek…
Sonra elim kırılsa idi de buna oy vermese idim dememek.
Önceki adaylar önce projelerini halka sunar, sonra oy isterdi.
Şimdi o da yok.
Herhalde onlarda anladılar yapılamayan projelere halkında inanmadıklarına…
BU İNSANLARA ZÜLUMDUR
Adam eve gelmiş yorgun.
Yemeğini yemiş, divana yaslanmış, hem dinlenecek, hem de televizyonunu izleyecek.
Çat…
Elektrik gitti.
Değil dinlenmek stresten tansiyonu yükselir.
Bekler gelecek diye.
Hele birde mevsim kış, kalorifer yanıyorsa al başına belayı.
Söndürsen üşüyeceksin, devam etsen hararet yapar.
İşçi işinden, çalışan çalışmasından, okuyan çocuk okulundan olur.
Şimdi siz söyleyin:
Bu zulüm değil de nedir?
İşte yeni seçilecek adaylar…
Siz önce bunu çaresi için bir vaat verin ki bu millet rahatlasın.
Bizim işimiz değil demek yetmiyor.
Bu hafta da bu kadar, kalın sağlıcakla…