Peygamber
Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde: “hiçbir kul, dininde dönmesi hariç, gözlerini kaybetmekten daha ağır
bir belaya uğramış değildir.”
Hadi-i şerifte
gözler için habibe ve kerime kelimelerinin kullanılması ve kaybedilmesi
durumunda sabredenlere verilecek mükâfatın büyük olması, göz nimetinin
büyüklüğünü ve kıymetini anlamamıza yardımcı olacaktır.
Böylesine
değerli olan bu uvzu ve sair azaları, onları ihsan eden Allah-ü Teâla’nın
rızasına muvafık olarak kullanmak lazımdır.
Cenab-ı Hak Nur Suresi’nde“HHHHHHhhknjkkjkjğabibim,
Mü’min erkeklere söyle gözlerini indirsinler, ırzlarını da muhafaza etsinler.
Çünkü bu kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şübhesiz ki H.Z Allah
yapmakla olduklarınızdan haberdardır.” Buyurmaktadır. Bu Ayet-i kerime’nin
tefsirinde şu ifadelere yer verilmiştir. “Gerek hariçte, gerek dâhilde ve gerek
başkalarının evlerine girerken, otururken-kalkarken gözlerini dikmesinler,
harama bakmaktan, ayıp bir şey görmekten sakınsınlar.”
Değerli okurlarım
Peygamber
Efendimiz (s.a.v)’de kendisine “İnsanların gelip geçtiği yolların hakkı nedir?”
diye sual olununca “Harama bakmamak,
gelip geçenleri incitmemek, selamı almak ve iyiliği emredip, kötülükten
sakındırmaktır.” buyurmuşlardır.
İrtikab
edilen her günahın, kişinin kalbinde siyah bir nokta şeklinde tesir bırakacağı
ve tevbe edilmeyip günaha devam edildiği takdirde bu noktaların çoğalıp kalbi büsbütün
kaplayarak paslandıracağı Peygamber Efendimiz 8s.a.v) tarafından beyan
edilmiştir.”
İnsanın,
diğer insanlarla ve dünya ile irtibatını sağlayan ve âlimlerimizin “Havâss-ı
Hamse-i Zâhire” diye tabir ettikleri göz, kulak ve sair azaların, kalbe bizzat
tesir ettiği açıktır. Bilhassa kulak ve gözün kalbe tesiri çok çabuk ve
kuvvetlidir. Zira bir çok günahın başlangıcı göz ile olur.
Peygamber
Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde “Kulak,
göz ve kalp, bunların hepsi yaptıklarından mes’uldür.” Buyurmaktadır.
Bu
sebeple insan, kalbini paslandırmamak için harama bakmaktan sakınmalıdır. Eğer
karşısına, isteği ve kastı olmadan gayr-i münasip bir manzara çıkarsa hemen
gözünü çevirmelidir. Bu mes’uliyeti olmayan ve sevap kazandıra doğru bir
hareket olur. Bu mevzu ile alakalı olarak bir hadis-i kudsi’de: “Muhakkak ki nazar (yani haram bakış)
şeytanın zehirli oklarından bir oktur. Kim benim korkum sebebi ile onu terk
ederse, ona kalbinde lezzetini duyacağı bir iman ihsan ederim.”
Ancak bu
bakışı devam ettirir veya tekrarlarsa işte o zaman günaha dalmış olur. Zira
Peygamber Efendimiz (s.a.v), Hz. Ali (r.a) Efendimiz’e“Bir bakışı diğer bir bakış takip etmesin. Çünkü birinci bakış lehine,
ikincisi aleyhine olur.” Buyurmuşlardır.
Aziz okuyucularım
Kalbini Hz.
Allah’ın nuru ile doldurup, hakiki mu’min olmak için gayret eden ehl-i
maneviyatın harama bakmaktan kaçınma hususunda çok daha fazla dikkat etmesi
icab etmektedir. Zira bu gibi bakışlar kişinin maneviyatına zarar verir.
Bil-hassa her türlü kötülüğün teşvik edildiği ve rağbet gördüğü bu asırda
gönülleri kirletmemek ve manevi hayatı mahvetmemek için çok daha fazla dikkat
etmek icap etmektedir. Allah dostlarından bir zat bu hususu vaazlarında hep dile getirmiş ve üzerine basa basa şu tavsiyede
bulunmuşlardır: “Evinizden çıktığınız zaman unutmayın çok reca ederim. La ilahe illallahüvahdehü la şerike leh.
Lehül mülkü ve lehül-hamdü… (duasını) okuyun. Bunu okuyan kimse için bir
milyon sevap, bir milyon günahtan af vardır. Acaba Rasulüllah (s.a.v) bunu niye
böyle buyurdu diye bütün hadis âlimleri dehşete düşmüşler, hayran kalmışlar.
Nihayet şuna kail olmuşlar: İnsanlar evinden çıktığı zaman çarşı ve pazarda çok
fena halleri müşahade edecek ve günaha düçar olacaklar. Şefaat-i azim olarak, o
gün akşama kadar işlediği günahların hepsini, bu duayı okumaları sebebiyle Hz.
Allah affedecektir.