“Din nasihatle kâim, Din nasihatle kâim, din nasihatle ayakta durur.” Hadisi şerifi üç defa tekrar edilmiş, bu işin ehemmiyeti bütün cihâna duyurulmuştur.
Şu halde “ Her koyun kendi bacağından asılır, beni sokmayan yılan bin yaşasın” gibi yahudi yutturmalarındaki maksada dikkat ve hiç ara vermeden nasihate devam etmek lâzımdır. Aksi halde boş bırakılan beyni başkası zehirler de mânen onu öldürür… Bu kadarla kalmaz, seni de ayağından asarlar. Bilinsin ki bütün belâlar, gafletten ve gayretsizlikten gelir…
Hakikat taraftarları bâtıl tarafları gibi gayret etse felâket gelmez, selâmet dâim olurdu. Bu beyanlarda ferd ve cemiyet aynı seviyede muhataptır.
Bir hadis-i şerifte “İyiliği tavsiye ve körlüğü men etmeyen insan Kur’an’a ve bana inanmış olmaz.” (Dikkat! Kur’an’a ve peygambere inanmayan da müslüman sayılmaz. Müslüman bütün imkânlarıyla İslâm’ın ihyâsına gayretle inancını isbatlar ve hudut boylarında İslâm uğruna kılıç sallayanların makamına ulaşır, mükâfâtlarına mazhar olur…)
Yine bir hadis-i şerifte: “İlimlerden bir mesele öğrendiğin zaman, o senin için kabul olunmuş bin rek’at nâfile namaz kılınmadan hayırlıdır.” Bunu insanlara öğrettiğinde amel edilsin veya edilmesin senin için yine kabul olunmuş bin rek’at namaz kılmandan hayırlıdır. ( Kolay kazanç…)
Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Kim iki hadis öğrenip istifâde eder, başkasına da öğretirse kendisi için altmış yıllık ibâdetten hayırlıdır.” ( Bir miktar meşguliyet altmış sene ibâdete bedel…)
Emr-i bilmâruf’u terk etmek bu yüce yolu terk etmektir. Her kim iyilikle emretmeyi terkederse Allah’a ve Resulü’ne tâbi değildir.
“Hikmetli bir kelime dinlemek, bir sene ibadetten hayırlıdır.” (Hak dostlarıyla sohbet de böyle; ruha gıdâ kalbe safâ verir…)
“Kim haktan bâtılı, hidâyetten dalâleti ayırmak (ve bâtılı reddetmek) için ilimden bir mesele öğrenirse, bir âbidin kırk yıllık ibâdeti gibi ecir alır.” (Mü’min olan kâr ve zararı bilir…)
“En üstün sadaka, müslüman ilim öğrenip onu müslüman kardeşine öğretmektir.”
“ Kim hayra dâvet ederse, kendisine o hayrı işleyenlerin sevâbı kadar sevap yazılır.”
“ Mü’min, mü’minin kardeşidir, hiçbir halde ona nasihati terk etmez… Çünkü en iyi ilaç ruhu beslemek ve saâdete sebep olmaktır.”
“ Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Varlığım kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki ya iyiliği emredip kötülük den men edersiniz ya da Cenâb-ı Hak üzerinize azap gönderir, onun kalkması için Allah’a duâ edersiniz fakat kabul olunmaz.”
Benim ilmim yok demek kurtarmaz. Hastaya ilaç verdiğin gibi, irşad için de kitap dağıt, oku ve okut, gayret göster de kurtul…
“Kim hidayete davet ederse, ona tâbi olanların ecirleri kadar kendisine sevap yazılır. Onların ecirlerinden de bir şey eksilmez”
“ İlmihâlini öğrenmek her müslümana farzdır. İlim öğrenen için şüphesiz her şey, hatta yuvasındaki karınca, denizdeki balıklarda istiğfâr ederler.”
(İnd-i ilâhi’de ilmin itibârı bundan daha güzel nasıl beyan olunsun?…)
Değerli okurlarım
Peygamberimiz başka bir hadis-i şeriflerinde ise, “İlim öğrenmek Allah yanında (nâfile) namaz kılmaktan, oruç tutmaktan, haccetmekten ve Allah yolunda cihattan üstündür.”
(Bu hadis-i şerif insan ve cinden her ferdin mâlumu olsun!…)
Hakiki mü’min için lazım olan, tâkatı nisbetinde din ilimlerini öğrenmek ve öğretmektir. Kurtuluşun yolu budur. İyiliği tavsiye, kötülükten men ve halkı Hakk’a dâvet etmek peygamber mesleği, Hakk’ın rızâ yoludur…
Allahü Teâlâ hakiki mü’minden hayırları kabul ve ecrini ihsan eder.
Hepinize feyizli günler temenni eder, saygılar sunarım.